HANDE KAYACAN

Bazı çocuklar ıspanağı severek yer, bazıları ise hiç yemez. Kimi çocukta da dönem dönem değişiklik gösterir bu durum. Gerçi bu bende de öyle. Bir kış ıspanağı çok yiyiyorum,bir kış hiç istemiyorum. Mesela kerevizi çok seven ben ,bu sene kerevizi hazzetmiyorum. Normalde pırasadan hoşlanmam bu sene seviyorum. Kızım da bana benziyor herhalde geçen kış ıspanağı güzelce yerdi.Üzerine sarımsaklı yoğurt (ki en sevdiği şeylerden biridir yoğurt helede sarımsaklı olursa) ekmekle beraber 1 porsiyon tüketirdi. Yaşını doldurmadan öncede haşlama sebzelerin içine ıspanak yaprağı koyardım püre yapardım onu da yerdi. Fakat bu kış yemiyor. Bende üzülüyorum. Her annede olan her besinden muhakkak biraz yesin düşüncesi  her besini farklı şekilde değerlendirme fikrini de beraberin de getiriyor. İşte bu fikirle yola çıkarak arkadaşıma Nisanın bu sene ıspanağı yemediğini ve yemeklerde çok seçici olduğunu anlatıyordum muhabbet sırasında. Oda bana ailecek çok severek yedikleri ıspanak çorbasını önerdi. Yapt

Evet hazırsanız bir film tavsiyesi daha geliyor. Uzun zamandır keyifle izlediğim bir filme denk gelmiyordum. Bu film iyi geldi bana. Şöyle ki başta filmi çok izlemeye istekli olmadım. İçinde hastalık geçen bir film istemiyordum. Çünkü filmlerde hep ağlıyorum ve enerjim düşüyor. Dram oldu mu daha da ağlıyorum. Neyse izleyecek bir şey de bulamadığım için bu filmi izlemeye karar verdim,verdik. Neden film izlemek için bu kadar ısrar ediyorsun ? Sorusuna da bir cevabım var elbet. Kızım erkenden uyumuş. Eşimle güzel bir kahve eşliğinde film izlemeyi özlemişiz. Fırsat bulunca da film bulup değerlendirmeye çalışıyoruz. Sizlerde böyle anları bebeğiniz mışıl mışıl uyurken değerlendirmiyor musunuz? Filmimize gelinceTema hayatın korkularak ve risk almadan yaşanmayacağını anlatıyor bize. Hem de bir geç kızın gözünden. Ölümü göze alarak hayatını özgürlüğünü ,aşkı yaşamak için atılan bir adımı anlatıyor. Karakterler çok sevimli 2 genç oyuncu oynuyor. Daha önceden tanıdığımı sanmıyorum oyuncula

Sonu sürprizli güzel filmlerden biri daha. İlk başta şunu söylemeliyim ki çok iyi bir oyuncu kadrosu var.  Will Smith,Kate Winslet,Edward Norton ve Helen Mirren  gibi güçlü oyuncuların bir araya gelmesi ile tabi ki çok güzel bir film ortaya çıkmış. Reklam yöneticisi olan bir adam ve onun muhteşem hayatı.Yada  bir yere kadar muhteşem demeliyim çünkü kızını kaybetmesiyle hayatı büyük bir boşluğa ve trajediye döner. Yaşadığı zorlu zamanlarda ailesinden, işinden, hayattan tamamen uzaklaşır. Ve onu hayatta tutan bir zamanlar yaşadığı tüm duygulara cephe alır. Sevgi ye, zamana ve ölüme kızgındır. Onlara mektuplar yazmaya içindeki kini anlatmaya başlar. Arkadaşlarının da yardımıyla bir gün sevgi,zaman ve ölümün vücut bulmuş hali karşısına çıkar.İşte film de burada başlıyor. Hayatı ,hayatta ki birbirine bağlı olan tüm duyguları ve yolları ve hayatın nasıl muhteşem bir düzen halinde kurgulandığının filmi. Ağlayacağınız, güleceğiniz ve anın tadını çıkarmak isteyeceğiniz çok güzel bir f

Fütürizm 20 yy da İtalya da oluşmuş sanat ve kültür akımı. Ama bizi ilgilendiren kısmı Fütürizmin gelecekçilik,geleceği öngörme olarak yeniden tanımlanması. Fütürizm kelimesi ne gibi biliyor musunuz?. Hani çok kullanılan kelimeler vardır ama bir anda anlamını sorduğunuzda herkes ne olduğunu bilir ama tanımını kelimeler döküp yapamaz ya ...işte o kelimelerden biri bence de fütürizm. Bana sorsanız bende vallahi bir akımdı ama sanırım sanatla ilgiliydi falan diye gevelerdim. Çünkü biliyorum ama anlatamıyorum durumu var fütürizm de. Sanat tarihi dersinden falan biliyorumdur onuda. Ama pozitif dergisinin son sayısında bu konuya değinmişler. Bu arada pozitif dergisi geniş içerikli bir dergi.3 ayda bir yayınlıyorlar. Benim gibi kişisel gelişime ,psişik şeylere ilgiliyseniz muhakkak alın derim. Gelecekçilik akımı...Kulağa hoş geliyor değil mi? Fütürizm bir bakış açısı aslında sanata,dünyaya, kültüre,teknolojiye, yaşama dair. Yani fütürist Ufuk Tarhan öyle söylüyor. Gelin neler dediğine bir

Kitap okumak için kendime zaman yaratmaya çalışıyorum hep... Çünkü iş ,ev, Nisan üçgenin de biraz zorlanıyorum fırsat yaratmaya. Kitap kapağı ile olsun,konusu ile olsun ilgimi en başından beri çekmişti.İclal Aydını çok severim.Sosyal medya üzerinden takip de ederim. Yazılarını ,şiirlerini beğeniyorum. Nitekim bu son kitabını  okumak ta nasip oldu.Öncelikle kitabı yazmaya annesinin artık unutması bazı şeyleri hatırlayamaması vesile olmuş. Bu durum tabi ki üzücü ama beşeriz insanız ne zaman ne olacağı belli mi? ben ise kitabı okurken anneannemi düşünerek okudum. 8 yıl oldu onu kaybettiğim. Bir gün yüzü gözümün önünden silinir,hayalimden gider unutursam diye korkar oldum.Unutmak bazen acıları hafifletse de çok zor. Arkada kalanlar için çok zor. Neyse gelelim kitabımıza... Kitap iki yakanın insanlarından, mübadelenin izlerinden ,ülkemizin başından geçen siyasi olaylardan, üç fidandan,Berlinden,Ankaradan aşktan,mecnunluktan,kültürden kesitlerden oluşan bir roman örgüsüne sahip.

Bebeğiniz büyüme başladı. Sadece anne sütüyle (tabi emziremeyen benim gibi anneler de var.) ilk ayı bitirdi. Genel olarak ilk 6aydan sonra (tabi doktorunuzun önerisiyle daha önce yada sonra da olabilir) ek gıdaya geçiş serüveni başlar.Hem anne hem bebek için hem zor hem alışılması gereken bir serüvendir. Nisan 6. ayında iken biz ev yapımı yoğurt ile başlamıştık ek gıdaya.Evde mayaladığım yoğurdu mevsim meyveleri ile çatalla ezip yada cam rendeden geçirip vermeye başladım Nisana.(rondo dan geçirirseniz pütürlü yeme alışkanlığı kazanamaz)  Tabiki de bebeğinizin ilk defa tadacağı şeyleri muhakkak 3 gün kuralı ile denemeniz gerekiyor. Çünkü bazı meyve ve sebzeler hatta süt ürünleri bile alerjen sınıfında.Bebeğinizin duyarlılığını ve alerjisi olup olmadığını anlamanız için muhakkak 3 gün boyunca küçük miktarlar şeklinde denetip, alerjisi olmadığını görüp o şekilde devam etmelisiniz. Özellikle çilek,kivi yada tropik meyveler bazen de portakal gibi turunçgiller alerjen olabiliyor. Nisan da

            Zindan Adası filmi daha önce bana tavsiye edilmişti. Şimdi ben sizlere tavsiye ediyorum. Film Leonardo Di Caprio'nun muhteşem oyunculuğu ile taçlanmış.2010 yapımı film de Mark Ruffalo da Leonardo ya eşlik etmekte. Film bir ada da bulunan tehlikeli akıl hastalarının barındığı bir akıl hastahanesinde geçmekte.Bu akıl hastanesinden bir hasta kaybolmuştur. Ve araştırmak üzere hastahaneye görevli 2 ajan gelir. Ve film başlar. Film de inanılmaz bir psikolojik baskı hişssedip zaman zaman nasıl yani diye tekrarlayıp duruyorsunuz. Ve yaşanılan sanrıları sizde yaşıyorsunuz.Film süpriz sonlu ters köşe bir film.Şiddetle tavsiye ediyorum. Afiş için:http://film1.bizdensor.com/zindan-adasi-izle-shutter-island-turkce-dublaj-1080p-tek-part/