Kayıtlar

KÜLTÜR-SANAT etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Anıtkabir'in Mimari Özellikleri

Resim
Ah Atatü rk canım Atatürk...  Geçtiğimiz 10 kasımda D&R bir yazı yayımladı. Anıtkabir'in mimari özellikleri. Çok ilgimi çekti. Bu güne kadar hep gidip görmek istedim nasip olmadı. Şimdi kızım 3 yaşında okul çağı gelince onunla gitmeye karar verdim. Bu kadar zaman beklemişim en azından ilk ziyaretimde kızımla olsun... D&R internet sitesinde yayınlanan ve üyelerine mail olarak attığı bu yazıyı olduğu gibi sizinle paylaşıyorum. D&R' da bu güzel bilgilendirme ve incelik için tebrik ediyorum... Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurucu lideri  Mustafa Kemal Atatürk ’ün vefatının ardından onun Türk devletine bıraktığı mirasa yaraşır bir anıt mezar yapılması konusu gündeme geldi. Söz konusu mezarın aynı zamanda şanlı Türk tarihinin de portresini çizmesi gereken bir mekan olarak tasarlanması gerekiyordu. Bunun nasıl bir yer olması gerektiği düşüncesi, Anıtkabir’in inşası için düzenlenen bir mimari yarışmayı da beraberinde getirdi. Önceden Atatürk tarafından bir a

Frankenstein yada Modern Promethous

Resim
Frankenstein hikayesini bilir misiniz? Yani nasıl ortaya çıktığını ve bu karakteri yaratanın aşk acısı çeken bir bayan olduğunu biliyor muydunuz? Ben ilk defa bu yıl okuduğum bir kitapta öğrendim.  Bence adı bile korkutucu. Yazmak ve böyle bir karakter oluşturmaksa elbette ki çok zordur. Kafa ya burada değildir. Yada hiç bir şeyi önemsemeyen ve etkilenmeyen bir kafa yapısı vardır diye düşünüyorum.Gelin yazarı ve bu karakteri okuduğum ve araştırdığım bilgiler doğrultusunda irdeleyelim ve hazır filmi de yeni vizyona girmişken gündemimizi sıcak tutalım... Elif Şafak demiş ki  '' Edebiyat tarihinde çok az romanın yaratılış hikayesi kitabın kendisinden bile daha tuhaf ve esrarengizdir. Frankenstein da onlardan'' Kitap Mary Shelley tarafından 1800 lü yıllarda davet edildiği bir şatoda yazılmaya başlanmıştır. Eşi Percy Shelley in ilgisiz ve asi tavırları yüzünden  yaşadığı sıkıntı dolayısı ile yazmaya başladığı söylenir.Bu bakış açısıyla bakılınca karakter Percy ile

İkimizin Yerine

Resim
Bloğumu okuyanlar bilir ki Türk filmlerini çok severim. Son zamanlarda Türk sinemasındaki yükselişi de düşünürsek çok da iyi filmler yapıldığını ve yapılmaya da devam edileceğini söyleyebilirim. Vakit buldukça özenle izlemeye çalışıyorum. En son geçen hafta İkimizin Yerine isimli filmi izledim. Sinemada oynadığı zamanda ilgimi çekmiş izlemek istemiştim.Ama artık sinemaya çok az vakit ayırabildiğim için sinemada izleyemedim.Film 2016 yapımı. Afişte gördüğünüzde bir romantik komedi filmi gibi duruyor. Evet romantik komedi tarzını barındırıyor fakat bence filmde büyük bir trajedi var. İzlerken ne oluyor ya ?,nasıl yani? haydaaa gibi  naralar atarak izliyorsunuz filmi. Çünkü bir an geliyor ki hikayenin neresinde olduğunuz karışıyor. Anlatmakla anlatmamak arasında kararsızım. Anlatırsam tadı kaçacak. Çünkü izlemenizi tavsiye edeceğim çok başarılı ve özgün bir film olduğunu düşünüyorum. Kızım olduğu için mi bilmem ama çok etkiledi beni film. Hatta o gece baya sıkıntılı yattım

Tavla Oynamak Bir Kültürdür

Resim
Tavla bilen tavla oynayan insanlar hep samimi, iyi niyetli, babacan gelmiştir bana. Özellikle de içi çe bir mahalledeyseniz esnaf yada komşular arasında bir tatlı yarıştır tavla. Çocukluğumdan beri annem ve babamı hep izlerim tavla oynarken.Onları öyle görmek ayrı bir keyif verir bana.Çocuklaşırlar ,atışırlar,heveslenirler... Ben çok severim ama çok iyi bilmem tavla oynamasını. Sayarak oynadığımdan da kimse oynamak istemez benimle. Çünkü tavlanın şanı saymadan oynamaktır.Usta olmak,tavlayı karşı tarafın kolunun altına vermektir. Her zarın bir ismi vardır. Düşeş derler yada pencüse.Hep yek yada dubara.Tabi bide mars olmak vardır. Mars olmak dışında Hangi zamanda hangisi söylenir bilmem ama  duymak çocukluğumu hatırlatır bana. Tavla oyunu ve tarihi ile ilgili Atlasın mayıs sayısında okuduklarımdan aklımdan kalanları paylaşayım istedim sizinle; Bundan tam 735 sene önce yani 1283  yılında Galiçya-Kastonya ve Leon Kralı olan X. Alfonso tavla satranç ve zar oyunlarının  kitabını ya

Japonya Koyasan Bölgesi Ve Tapınaklar

Resim
Japonyada tapınaklarla bezeli Koyasan bölgesi UNESCO dünya mirası listesinde yer alıyor.Burası tüm dünyaya kucak açan ve her yerden insanın ziyaret ettiği özel bir bölge. Gün burada çok erken başlıyor. Tapınaklara uzanan doğa ile iç içe uzun yürüyüş yolları var. Tapınaklarda dua için hazırlanan mumlar saat 5.30 da yakılmaya başlanıyor. Burada bulunduğunuz süre boyunca kaldığınız konuk evleri 800 mt irtifaya sahip dağlarda bulunmakta.Burada yemekler önemli Et ve balık beslenmeden uzak tutuluyor. 5 renk ve 5 tat üzerine kurulu yemek düzenleri bulunuyor. Dini ritüel gibi sunulan yemekler de en önemli kural mevsime uygun yemeklerin tercih edilmesi.Aynı zamanda ağır kokulu soğan sarımsak gibi yiyeceklerde menü dışında tutuluyor. Burada ki tapınakların 1200 yıllık olduğu ve hac yürüyüşüne katılmak isteyenlere geçmişten beri açık olduğu bilgisi tüm konuklara görevli rahibeler tarafından aktarılıyor.Kadim coğrafyaları yapılan yolculukları hep merak etmişimdir. Hiç gitmeyi düşünmediğim

Film Önerisi-Stajyer

Resim
Dün akşam TRT de denk geldik bu filme. Canım çok film izlemek istiyordu ki ne zamandır da izleyemiyorduk . Digitürkte beğendiğimiz bir film bulamadık. Sonra kanal gezerken bir film bulacağımdan ümitsiz zorlamayıp kitabımı mı okusam diyordum ki... Stajyer filmine denk geldim. Eşim bu filmin çok güzel olduğunu duymuştum dedi. Başından yakaladığımız içinde oturup izledik. İyi ki de izlemişim .Çok iyi geldi. Başrollerde Robert De Niro ve Anne Hathaway var. Bu iki isim bile izlemek için yeterli bir neden  bence. Çok hırslı bir iş kadının ,kendi işini kurmuş ve başarmış bir kadının hayata karşı kırgınlığı ve evliliğini kurtarmak için çok sevdiği işinden dahi vazgeçebilmeyi göze almasını ve stajyeri Ben'in onun yanında olarak tecrübelerini aktarıp arkadaşlık etmesini anlatıyor filmde. Biraz romantik komedi tarzı diyelim ama aşktan çok arkadaşlık ve güven işlenmiş bu filmde. Aile bağlarının derinliğinin önemini de anlıyorsunuz izlerken. Filmin başında  70 yaşında bir insanın hay

Hıdrellez gelmiş hoşgelmiş...

Bu senede çok şükür hıdırellez geldi.Benim güzel bahar bayramım. Öyle çok istiyorum ki kızımda benim gibi olsun. Bu coşkuyu baharı yaşasın. Bugünü bayram havasında kutlasın.. Neyse ki bu sene tamda anlayabileceği yaşa geldi diye düşünüyorum. 2,5 yaşında ve eğlenmeye bayılıyor her çocuk gibi. Dolayısı ile bu sefer hıdırellezi kutlarken oda yanımızda coşkulanacak ve dilediğince oynayıp,aklına yazacak diye düşünüyorum. Ne mutlu bana...ŞÜKÜR Çocukluğumda bahçeli bir evde yetiştiğim için bir hafta öncesinden bahçeye çer-çöp doldurmaya başlardım.Hıdırellez günü herkes sokaklarda olur öncelikle topladığımız çer-çöpten ateş yakar ,biz çocuklar ateşten atlayıp eğlenirken annelerimiz çiğdem çitleyip darbuka çalar ,oynar, şarkı söylerlerdi. Ne güzeldi çocukluğum. O anlar hayatıma kazınan en güzel en saf anlardandır. İyi ki var anılarım şükürler olsun. Hadi bakalım hıdırelleze hazırlanalım, Öncelikle hıdırellez günü ereken kalkalım,evimizi, temizleyelim ve havalandıralım. Sonrasında kullan

Ederlezi...

Resim
Her yıl heyecanla beklediğim,günler öncesinden planlayıp harekete geçtiğim canımm ederlezi yani hıdırellez...  Daha öncede bahsettiğim gibi bir seremoni benim için ve o yüzden layığıyla kutlanmalı. Hıdırellez aslında bahar bayramıdır. Baharın gelişi kutlanır. Ve inanışa göre Hz Hızır ve  Hz İlyas 5 mayıs akşamını 6 mayısa bağlayan gecede denizde buluşurlar. Ve kimin ne dileği varsa; deniz kenarına yapılan taşlardan dilekler yada yazılıp gül ağacına asılanlar hangisi ertesi gün yoksa onu Hızır'ın yada İlyas'ın aldığına ve o dileğin yıl içinde gerçekleşeceğine inanılır.  Ben inananlardanım. Şehir efsanesi olmadığına göre. Hızır Aleyisselamında var olduğunu bildiğime göre dileklerimin de gerçek olacağına inanırım.Olur da. Zaten her şey inançla ve beynimizi yönlendirmemizle değil midir? Bugün oluşan bu muhteşem enerjiden neden yararlanmayalım.Her şeyin enerjiden oluştuğunu biliyorsunuz değil mi? O halde neden bu günü boş geçirelim. Hadi kalkın hazırlanın hıdırellezi kut

Frida Kahlo

Resim
🌻🌼 Frida Kahlo deyince böyle çiçekli bir başlangıç yapmak istedim.  Malum Fridayı tüm fotoğraflarında makyajlı ve başına taktığı çiçeklerle görürsünüz. İşte bu görüntü size ne hissettirir bilmem ama bana müthiş bir enerji veriyor. Hele ki hayatını araştırıp kendisine ve enerjisine bir kez daha hayranlık duymamak pek mümkün değil. Güzel, aşk ve acı dolu,tutkulu,güçlü bir yaşam...Acı derken evet aşk acısı yaşamış ama sağlık problemleri nedeniyle fiziken de çok büyük acılar yaşamış bir insan Kahlo. Aynı zamanda bir sanatçı,bir ressam. Hemde en çok kendi otoportresini resmeden Meksikalı bir ressam.Tam adı Magdelena Carmen Frida Kahlo dur. 20 yy'a damga vuran popüler kültür ikonlarından olan Frida Kahlo 1954 yılında aramızdan ayrıldı. 47 yıllık yaşamı boyunca bilinen inişli çıkışlı aşkları,siyasi görüş ve söylemleri ,resimleri ve tabi ki acı dolu yaşamı bugün bizlere miras kaldı. Hayatına dair güçlü duruşu ve yenilmezliğiyle genç kızlarımıza ne kadar da güzel bir rol model v

En Sevdiğim 10 Kemal Sunal Filmi

Resim
Canım Kemal Sunalım çocukluğumun kahramanı. Gözlerim dolarak izliyorum her filmini. Beni tanıyanlar bilir ne kadar sevdiğimi.Ne kadar hayran olduğumu. Tam tanışacak bir proje bulmuşken Kemal Sunal ile nasip olmadı.Hiç unutamam o anı. Mezarını ziyaret edebilmeyi ahd etmiştim. Bir gün nasip olursa çok isterim. Kemal Sunal bizim aile de özeldir. Benim için anlatılmaz. Çocukluğumda Şaban dediler mi bozulurdum ,Kemal Sunal diye düzeltirdim karşımdakini. Sırf en sevdiğim filmlerinden Devlet Kuşu televizyonda oynuyor diye kuzenimin sünnetine gitmeyi reddetmiş insanım ben. Yazları show tv salı ve perşembe akşamları filmlerini verirdi. Ve ben sokak arkadaşlarımı eker dışarı oynamaya bile çıkmazdım. Öldüğünde bana başsağlığı dileyen arkadaşlarım ,akrabalarım oldu benim.Diyorum ya benim Kemal Sunal hayranlığım abartılmış gelebilir o yüzden. Ama bu hep böyle oldu dilerim ki kızımda filmlerini izleyerek büyür. Benim gibi tek bir film melodisinden,tek bir replik,tek bir görüntüden söyleyebilir

Marteniçka-Bir Bulgar Geleneği

Resim
Geçen gün teyzem hiç bilmediğim bir gelenekten bahsetti. Böyle şeylere olan merakımı ve ilgimi bildiği için hemen bana da tutup getirmiş bir marteniçka. Konu eğer ritüeller ve özel gelenekler ise konunun anlatılacağı ilk insan hep benimdir. Hakkını vererek dinlerim ve uygularım karşı tarafın dediklerini. İşte marteniçka da Bulgaristan ,Yugoslavya Makedonya gibi Balkan kültürlerinde uygulanan ve Türkiye de de çok sayıda bulunan göçmen vatandaşların uyguladığı bir gelenekmiş. Marteniçka denilen şey aslında basit bir örme tekniği ile oluşturulan kırmızı-beyaz iki renkli bilekliğe verilen isim. Baharın gelişini coşkuyu,sağlığı iyiliği ve güzelliği temsil ediyor. İnanca ve enerjiye bağlı tabi her zamanki gibi. Eski zamanlarda sadece Hristiyanların uyguladığı bir gelenek olduğu söylense de artık bu durum dinle ilişkilendirilmiyor ve saf iyi niyetle herkes tarafından uygulanıyor. Zaten amaç iyiliğin ve saflığın herkese bulaşması. Uygulanışına gelince ise; aslında adından da belli o

Chirstmas Carol-Yeni Yıl Şarkısı

Resim
Jim Carreynin 2009 yılında yayınlanan Disney yapımı bu animasyon filmini hep izlemek isteyip izleyememiştim. Ta ki dün akşama kadar. Filmin ana fikrinden bile haberim yoktu sadece yeni yıl filmi olarak biliyordum bu filmi. Herkesin izlemesi gereken harika bir filmmiş... Scrooge ; aksi, suratsız, kimseye iyiliği dokunmayan ,pinti huysuz bir ihtiyardır. Ailesi olarak yetişkin bir yeğeni vardır. Yeğeni onunla beraber vakit geçirmek istese de o herkesten uzak durmaktadır. Bir gün evine geldiğinde eski ortağının hayaleti onu ziyaret eder. Ve hiç kutlamadığı Noel arifesinde onu üç hayaletin ziyaret edeceğini haber verir. İlk hayalet Scrooge 'un geçmişidir. Onu çocukluğuna Noelde eğlendiği zamanlara götürür. Okulunu, arkadaşlarını ona tekrar gösterir. Ve Scrooge o günlerde ne kadar mutlu ve coşkulu olduğunu hatırlar. Sonraki hayalet ise ona şimdiki zamanı gösterir. Aslında hayatına dahil olan insanların gözünden kendini seyreder. Sonra onlarla birlikte geçirmediği zamanların v

Doğu Ekspresinde Cinayet-Film Tavsiyesi

Resim
Agatha Christie romanlarını okuyan hatta çok sevenler vardır muhakkak aranızda. Bense hiç okumadım sadece ismini , birde cinayet romanı yazdığını bilirim. (kendime kızgınım) Benim Agatha Christie ile ilgili söyleyecek çok bir şeyim yok. Kendisi zaten yıllar önce altın harflerle adını edebiyat dünyasına yazdırmış.Ben size dün akşam izlediğim 2017 yapımı bu romandan uyarlama film ile ilgili yorumumu paylaşacağım. Şöyle ki film başlangıç anından itibaren renkli bir film. Aynı zamanda etkileyici ve kalabalık bir kadrosu var. Asıl başrol ; aynı zamanda filmi yöneten isim olan Kenneth Branagh'a ait. Branagh filmde çok başarılı ,dünyaca ünlü bir dedektifi oynuyor. Hercule Poirot. Bununla birlikte bir çok ünlü isim film de rol alıyor. Johnny Depp, Mıchelle Pfeiffer, Penolepe Cruz gibi. Film 1930 lu yıllarda İstanbul-Paris arası sefer yapan bir Doğu Ekspresinde geçmektedir. Dedektif Poirot son anda işi çıkınca bu tren yolculuğu için bir arkadaşından rica ederek bilet bulur. Ve

Bu Dünyadan Bir Stephen Hawking Geçti...

Resim
Engelin aslında bize engel olmadığını gösteren muhteşem bir beyin,muhteşem bir güç... 21 yaşında yakalandığı ALS hastalığından sonra doktorların 5-6 yıl yaşama şansı verdiği ama yılmayıp bunun üzerine 50 yıl daha yaşayan  mucize insan... Yaptığı fizik çalışmaları ve yazdığı kitaplar ile dünyada kendine silinmez bir yer açan Hawking maalesef bu dünyadan ayrılmış. Hem de tam bu günde pi gününde ve Albert Einstain'ın doğum gününde...Bir kişi tweetinde şöyle demiş dünyanın IQ oranı yüzde on düştü. Yeri dolmaz fizikçi ise kendi hayatına ömür biçtiklerinde şöyle demiş,'' Hayat amacım olan kara delik konusunu çözmeden ölmeyeceğim.'' Ve kendisi bilgisi çalışmaları ve hırsıyla kara delik ile ilgili yazılmış, kanıtlanmış tüm bilgilerin % 90 oranında çözümlemiş olan kişidir. Yazdığı kitaplar milyonlar satmıştır. Ne mutlu  bize ki kendi yüzyılımızda bu adamla aynı zamanda yaşama şansı elde ettik. Stephen Hawking in geçtiğimiz yıllarda sinemada oynayan ve onun hayat