HANDE KAYACAN

Urla benim için çok özeldir. Çocukluğumdan beri böyledir hemde. İlk anneannemle başladı benim Urla sevdam. Anneannem Urla İskeleyi çok severdi.Dilinden düşürmez gidip iskelede çay içip serin havada oturmanın hayalini kurardı hep. Canım benim... Hayal diyorum çünkü anneannem hayattayken ve ben çocukken bunları konuştuğumuzda Urla  uğrak bir nokta değildi bizler için. Kırk yılda birdi yani. Keşke anneannem hayatta olsa şu an. Her hafta götürsem onu Urla İskeleye... Oturup birlikte çay içsek. Bana gene eskileri anlatsa yada Hızır Aleyyisselamı gördüğü anı. Keşke. Sonrasında Devrimle evlenmeye de Urla da karar verdim. Aşk ile ilgili de anlamı oldu benim için. Sonra Urla da evlendim. Düğün albüm çekimini Urla da yaptık. Kızımı ilk denize taş atmaya Urlaya götürdüm. Şimdi ise Urla da yaşamak hayallerimin baştacı... Gelelim asıl konumuza.Şimdi size Urla da ki eşsiz mekandan Uzbaş Tarım Ürünlerine ait olan Urla Şarapçılık tan bahsedeceğim. Bu muhteşem mekan aynı zamanda düğün albümümün de

Nedir ayurveda? tam bana göre bir şeydir. Kadim bir yaşam biçimi diyelim. Hindistan da ortaya çıkan ve uygulanan yaşam biçimidir. Öyle ki tıp alanında da kabul gören uygulamaları ile beraber bir doğal şifa yöntemidir. 5000 yıllık geçmişe sahiptir.  İnsanı potansiyelinin en üst sınırına çıkaran Çi yi besleyen denge de ve anda olmamızı sağlayan bu kadim öğreti hakkında bildiklerim aslında sadece tanımı ve ayurvedik beden tipim den fazlası değil. Ne yazık ki öğrenmek ve uygulamak istediğim ama henüz fırsat yaratamadığım bir gelişim benim için.  Geçenlerde sanırım  yine  pozitif dergisinde gördüğüm bir röportaj sonucu Müge Murat'ın www . ayurvedabedenterapi . com / adlı sitesini keşfettim. Zaten ilgimi çeken kadim öğretilerin yanında birde ayurvedik   yaşam stilini tam anlamıyla okuyup keşfedince ilgim daha da arttı . Ayurveda da önemli olan önce beden tipinizi bulabilmeniz. Sevgili Müge Murat'ın sitesinde beden tipi testi var. 1 hafta içinde sonuç mailinize oldukça açıklamal

Bebeğiniz göz açıp kapayana kadar 6. ayını bitirdi bile .İzlemek ne keyif verici bir şey değil mi? Onun mutluluğu her şeyin önünde olmalı. O gülsün biz gülelim. Benim kızım 6. ayda ek gıdaya geçmişti. Yoğurt ve sebze püresi sonrasında püre edilmiş kahvaltı olarak devam etti ek gıda sürecimiz. Mama sandalyesine oturup artık bize eşlik ediyordu canım kızım. Zorlukları da vardı tabi koltukta yatırıp yalnız bırakamıyordum artık. Çünkü tamamen yuvarlanabiliyor ve emeklemeye çalışıyordu. Tüm zamanları farklı güzel inanın. 7. ay Bebeğin hızla büyümeye devam ediyor. 7. ay itibari ile gelişimi çok daha gözle görülür ve hızla olacak. Artık yardımsız oturabilir. Bir elinden bir eline oyuncağını geçirebilir. Düşen oyuncağı arayabilir Elinden aldığınızda tepki verir. Şakalara kahkaha atar.Tepki verir aynısını yapmanızı bekler. Ellerini çırpabilir Diş buğdayı kutlaması yapabilirsin. Ceee eee oynayabilir. Artık küvet içinde değil kucakta yıkamalısınız Diş çıkarabilir. Nisan 7 aylıkk

Yaşamayan var mıdır ? bilmiyorum. ama depresyon olmasa da sıkıntı yaşayan muhakkak vardır.Bir kere anne için eş için ve ev halkı için çok yeni bir durum. Öncelikle şunu anlayalım herkes iyi niyetli bunda hiç şüphe yok. Fakat anne hiç bir şeyi kaldıramayacak kadar korkak, huzursuz, sağlıksız, uykusuz ve endişeli. Durum böyle olunca Lohusalık gerçekten çok zor olabiliyor. Lohusalığı çok zor atlatmış olan ben bu konuyla ilgili sizlerde daha çok sıkılıp depresyona girmeyin diye nacizhane önerilerde bulunmak isterim; Öncelikle kendinizi düşünün siz iyi olmazsanız,bebeğinize iyi bakamaz iyi enerji veremezsiniz. Göğüslerinizin şişliği emzirdiğiniz süre boyunca devam edecek. Emzirirken çok zorlanacağınız zamanlar olabilir ama vazgeçmeyin ve bebeğinizi kısa aralıklarla sürekli emzirin. Mutsuzluk ve depresyonun süte etkisi çok fazla unutmayın ve mutlu olarak emzirin. Sütünüz yok mu? Hiç canınızı sıkmayın. Çünkü canınız sıkıldıkça sütünüz daha çok çekiliyor. etrafınızdaki Aaaa anne sütü ço

Bugün çok eğlenceli bir romandan bahsedeceğim sizlere. Şebnem Burcuoğlunun son kitabı Çevrimdışı Aşk... Yazarın kendisini ismen Kocan Kadar Konuş  filminden sonra duydum. Kitap sever olan ben nedense kitabın reklamlarını D&R kapılarında o dönemde görmeme rağmen içimde hiç'' ay hemen almalıyım'' gibi bir his oluşturmamıştı. Şimdi ise keşke okusaydım diyorum. Filmini izledikten sonra kitap okumak ise hiç içimden gelmiyor. Neyse ki bu kitabı yakaladım. Bir de Şekerfare diye bir kitabı varmış yazarın. Filmi çekilmeden yetişirsem bir de onu okumak istiyorum. Çünkü gerçekten çok eğlendim. Dili inanılmaz akıcı ve hikaye tamamen içimizden birini hatta birilerini anlatıyor. O yüzden de sizi sarıp sarmalıyor. Okurken kendimi bazı yerlerde kahkaha atarken buldum. Sanki anlatılan olay gözümün önünde karşımda yaşanıyor ve ben olaylara gülüyorum gibi gerçek bir anlatım var kitapta. Ne diyeyim çok güldüm. Çok iyi geldi. Dedim ya diğer kitaplarını okumamış olmam büyük kayı

Onlar iyi ki varlar. Annem olmasa ne yapardım bilemiyorum. Kızıma annem ve babam birlikte bakıyorlar. Nisanı bir bakıcıya bırakmak zorunda olmamak en büyük lüksüm ve zenginliğim. Bir çok yakını yanında yada hayatta olmayan ve çalışmak zorunda olan anneler maalesef bir bakıcıya bırakmak zorunda. Tabi ki hakkını vererek bakan bakıcılar da vardır. Ama gördüklerimiz duyduklarımız maalesef hep kötü şeyler. Ve bakıcıyla çalışan çoğu anne 3 yaş itibari ile daha güvenli bulduğu kreşlere çocuklarını emanet etmek zorundalar. Anne olana kadar hatta Nisan 1 yaşına gelene kadar bende paylaşmayı öğrenmesi ,yaşıtlarıyla oynaması ve disiplini,sorumluluk almayı bilmesi adına 3 yaşına gelsin kreşe vereceğim diyordum. Ne büyük yanılgı!!!  Şu an ki düşünceme göre  4 yaşın daha uygun olduğunu düşünüyorum. Ortada zorunlu bir durum yoksa tabi. 4 yaşa kadar oynasın sadece hayal etsin keşfetsin. ingilizce rakamları renkleri 1 yıl geç öğrensin. Okuma yazmayı mümkünse ilkokulda öğrensin. Bende böbürlenmeyim ya

Canımın içi...  Sen benim canımın içindeki can hayatıma anlam katan yegane hediyemsin. Bana belkide en ihtiyaç duyduğun hayatının ilk yıllarında sana yeteri kadar vakit ayıramıyor ve seninle doya doya oynayamıyorum.Bedenim ve beynim öylesine yorgun. Ama en önemlisi yine senin geleceğini daha iyi kılmak ve eksik kalmamanı sağlamak için çalışıyorum. Bu yüzden çok acıdır ki hafta içi günün sadece en fazla 4 saatini birlikte geçirebiliyoruz. Aslında sen doğmadan önce planımız bu değildi. Planlarımız dahilinde senin okul çağına gelene kadar çalışmayı ertelemiştik. Tüm vaktim senindi ama maalesef işler umduğumuz gibi gitmedi ve çok sıkıntılı bir sürece girdik. Ve sen tüm bu sıkıntılı dönemin üstüne doğdun.Ve benim tüm sıkıntılarımın merhemi oldun. Benim içinde çok yeni ve ne yapacağımı bilemediğim bu yeni dönemde birlikte keşfe çıktık seninle... Çok şükür sen de bende baban da sağlıklıydık. Bir  filmde duyduğum anne sözü vardı.'' gözyaşımla büyüttüm'' .Annelik dili e

Hepimiz muhakkak bir kez olsun annemizden işitmişizdir bu sözü. Geleneksel anne sözüdür bu. Peki böyle midir? gerçekten. Anne olmadan önce annemizin bazı davranışlarını öyle değil de böyle olduğunu  neden anlayamayız? Cevap aslında çok basit bu duygularla henüz donatılmamışızdır ve Yüce Allah bu mucizenin sevgisini henüz kalbimize yerleştirmemiştir. Anlıyorum diyene inanmayın doğru değil. Çünkü anne ile evlat arasında ki bağı anlamanın dışarıdan bakan bir göz için mümkünatı yok. Ancak anneler birbirlerinin düşüncelerini anlayabilir. Ve yaptıklarında mantık aramaz. İster biyolojik olsun ister bir evladı sahiplenmiş ,ona tüm sevgisiyle annelik yapan annelerimiz olsun annelik her haliyle öyle yegane öyle kutsaldır ki ancak Anne olunca anlarsın... Küsurat yayınlarından çıkan Anne Olunca Anlarsın kitabı da tamda bunun için yazılmış. Bana yazmam için teklif etmediler ama olsun😏 Kitap güzel olmuş... Sevgili Burak Aksak'ın  yayınevinden çıkan bu güzel kitap tüm annelere ve anneliği

Geçenlerde annemin teyzesindeydik. Ben de böyle günlerde onlarla beraber olmayı seviyorum.İyi geliyor bana. Çocukluğumda da böyleydim annemle güne gider ,günde çocuklarla biraz oynar sonra annemin yanında otururdum. Oradaki sohbet daha tatlı gelirdi bana. Yaşlı teyzeler ile konuşmakta çok hoşuma gider benim. Hele birde göçmense...Anneannemle de bitmez sohbetlerimiz vardı bizim.Çok şey katar görüp geçirmiş insanlar size. Neyse konumuza dönelim.Nevin teyzem bir börek yapmış 32 yaşındayım ilk defa lahanalı börek yedim. Hemde ne börek enfesti.Yılbaşında da kendimize yaptım. Sizlerle de paylaşmak isterim.Hem çocuğunuz lahana yemiyorsa böylelikle yiyebilir. Benim kızım dolmasını yiyor ama böreği de sevdi. Tarifimize gelince, 10 yaprak yeşil lahana 4 yufka 3 büyük havuç 1 büyük soğan 100 gr kıyma Tuz Bol karabiber Üzerine,  İçine  1ç.b zeytinyağı karıştırılmış bir kase süt Çörekotu Zeytinyağı Lahanaları uzun ince doğrayalım.Havuçları rendeleyelim. Soğanı rendeleyelim

Artık bebeğiniz iyice ele avuca gelmeye başladı. Etrafında olup bitenler dikkatini çekiyor,gülücükler saçıyor,sizi ve çevrenizde ki insanları algılıyor,dinliyor,ellerini ve ayaklarını keşfetti size de bu güzelliği izlemek ve yoğurmak kaldı. Tabi ki geçen bu süreçte sizde çok şey öğrendiniz.Hem artık bir rutininiz var. Her şey biraz daha keyifli olmaya başladı. Yemek düzeni var,uyku düzeni kurdunuz.Artık geceleri daha az uyanır oldu.(hala emiyorsa daha çok uyanır) Bebeğinizin gaz problemi azaldı hatta bitti bile. Dışarı çıkmak belki hala çok zorluyor ama hiç çıkmıyor değilsiniz. En azından bebeğiniz bebek arabasında oturuyorsa şanslısınız. Benim kızımda da işler böyleydi. ama uyku düzeni bizi çok rahat ettiriyordu 7,30 gibi uyuyordu gece 4 aydan 7 aya kadar geceleri 2 kereden fazla uyanmazdı(kızım mama ile besleniyordu)Ama dışarı çıktığımızda hiç durmuyordu. Yolculuklar çok zordu bizim için bizde çıkmıyorduk.Daha doğrusu az çıkıyorduk. Ama siz hala çok yorgunsunuz kendinize vakit a

Sevgili anneler yoğun,heyecanlı,uzun soluklu bir hamilelik dönemi geçirdiniz. Sağlıkla bebeğinizi kucağınıza aldınız.Asıl hayat işte bu anda başlıyor.Sizin de benim ki gibi ilk bebeğinizse  biraz da korkutucu olabiliyor bu süreç. Çünkü size muhtaç size güven duyan küçücük bir bebek var karşınızda. Tutmaya bile kayamıyorsunuz canı acırmı? diye. Ağzı var dili yok.. Size gelince yorgunsunuz,bedeniniz,beyniniz yorgun. Uykusuzsunuz. Hem uyumak hem bebeğiniz ile vakit  geçirmek istiyorsunuz. Ne yaman bir çelişki bu böyle... Ama merak etmeyin her şey zamanla yoluna giriyor. Hiçbir şey bilmeyen siz tam tamına 1 hafta da her şeyi bilen bir anne oluveriyorsunuz. Bu güzel bebek size her şeyi kendi öğretiyor. Sizin tek yapmanız gereken bebeğiniz uyuduğunda uyumak ve hiçbir şeye canınızı sıkmadan beslenmenize dikkat etmek. Ve lütfen anne,abla ,kardeş kim varsa en fazla 1 hafta size destek olsunlar. Sonrasında siz anne baba ve bebek olarak baş başa kalın. Bu durum hem bebeğinizin gelişimi hemde s

Bu kitabı bir ev hanımının yazdığını biliyor musunuz? Kulağa bence gerçekten ilginç geliyor. Ama yazar kitabı yazmadan önce çok fazla porno film seyrettiğini söylemiş. 2012 Yılı falandı sanırım bir derginin reklamında görmüştüm yurtdışında büyük satış başarısı yakalamış ve Türkiyede de satışa sunulacaktı. İçeriğini çok bilmeden aldım. Ve bir çırpıda okudum kalan 2 kitabı okumak için sabırsızlandım. Hepsi bittiğinde bende bıraktığı iz muhteşem bir aşkın iziydi. O yıllarda bir arkadaşım yılbaşında bana bir  hediye almak istemişti ve 2. kitabı almasını istemiştim.Hediyelik eşya fuarından satıcının kötü bakışlarıyla zar zor aldığını söylemişti.  Evet kitapta çok fazla abartılmış erotik sahne mevcut. Türkiye biraz daha köklerine ve geleneklerine bağlı olduğu için kitabı satan için de okuyan için de biraz zor olabilir. Çünkü bizler bazı konuları çok rahat dile getiren bir toplum değiliz. Bazı konular yasaklı ve ayıptır bizim toplumumuzda. Neyse ki biraz zor oldu ama sindirdi Türkiy

Kitabının başlığı dikkatimi çekince dayanamayıp almıştım.Can Aydoğmuş'u böylelikle tanıdım.Şifanın eli diyordu. Ne demekti bu?  Kitabı okudukça tanımaya başladım hem Can Aydoğmuş'u hemde Tanrının Şifalı eli John'u. John'un evi Brezilya da kristal yataklarının üzerine kurulu bir enerji merkezi. Ve şifayı çeşitli ermiş,doktor,veli ruhlarıyla çalışarak insanlara aktarıyor. Nasıl mı? ruhlarını ödünç alıyor diyelim. Dünyanın her yerinden şifalanmak için bir sürü insan Brezilya ya John'u ziyarete geliyor. Kimisine  meditasyon öneriyor, kimisine ruhsal ameliyat. Evet ruhsal ameliyat acısız,kansız,bıçaksız... sadece hissediyorsunuz. Çok şükür tedavisi olmayan bir hastalığım yok ama bu ruhsal deneyimi yaşamak adına gitmeyi isterdim. Fakat bu iş baya maliyetli. Türkiye den özel olarak hazırlanan turlar var. Can Aydoğmuş bu turlarda size rehberlik ediyor. Tabi onun ekibiyle giderseniz 😁  Can Aydoğmuş  ta bir  kişisel gelişimci ve rehber. Aynı zamanda yazar, bir

Benim çocukluğumun güzel kahramanları birer birer gidiyor.Çok az kaldı o kahramanlardan hayatta. Tabi ki dünya kanunu ama işte insan üzülüyor.Sevgili Münir Özkul huzura kavuşmuş... Duydum çok çok üzüldüm. Geçen sene sonbaharda kaybettiğimiz Tarık Akan içinde hüngür hüngür ağlamıştım. Tabi bunun gibi Halit Akçatepe,Bülent Kayabaş ve Zeki Alasya içinde çok üzülmüştüm Kemal Sunal ise apayrıdır bende. Bir gün onu bütün olarak anlatmak isterim. Çocukluğumun güzel kahramanı. Son zamanlarını hasta geçirip bizi kendinden mahrum bıraksa da yaşadığını bilmek güzeldi.Unutamadığım aile filmleri vardır onunla ilgili hafızamda.Güzel iyi yürekli,fakir,onurlu aile babası...Ailemizin Kel Mahmudu,Yaşar Ustası,Sansar Nurisi...Allah Gani Gani rahmet eylesin. Böyle hatırlayalım istedim.SON resim, http://www.yenicaggazetesi.com.tr/munir-ozkul-hayatini-kaybetti-181104h.htm

Geçenlerde yanılmıyorsam Pozitif dergisinde bir röportaj okudum. Murat Tulga Buyruk adında tasavvuf konusunda uzmanlaşmış ,eğitim ve seminerler veren bir beyefendi. Röportaj da hayat hikayesini ,nasıl bu yola girdiğini başından geçenleri anlatmış. Sonrada yazmış olduğu romandan bahsetmiş. Roman da tasavvuf yoluna kendini adayan bu yola giren bir gencin hikayesini anlatıyor. Ben başkasının gözünden kurmaca bir hikaye anlattığını düşünmüştüm. Okurken anladım ki anlattığı kendi hayatı...Tabi birde Tanrı ve Allah arasında ki farkı bize gösteriyor. Hayatı çok yolunda giden, güzel hayat dolu bir kız arkadaşı olan bir öğrenci Tulga... Bir de yakın arkadaşı Metin var. Bir gece yemekten dönerlerken bir kaza geçirirler. Şebnem ve Metin ölür. Tulga ise komaya girer durumu çok ağırdır. 3 ay sonra kendine gelir. Kendine geldikten sonraki günlerde dahi her sabah yenilenmek zorundadır. Sonrasında hastahaneden çıkar. Şebnem ve Metin'in hala hastahanede olduğunu düşünmektedir. Kime sorsa öyle

Yepyeni bir yıl. Yeni hayaller, hiç tükenmeyen umutlar, girişilen yeni projeler,güzel işler... Ve DNA mıza işlenen sevgiyle örülmüş ,sağlıklı, mutlu ve huzurlu bir yıl bizi beklesin inşallah... Bu yıl kendimize kurallar koyalım. Dünya da bir şeyleri güzelleştirelim. Birilerinin hayatına dokunalım,güzelleştirelim. Güzelleşelim,fark yaratalım... Öncelikle bir şükür defteri edinip hayatımızda var lan maddi-manevi her şey için şükredelim. Şükürlerimizi yazalım. Yazdıkça çoğalacak göreceksiniz. Pozitif olalım. Her şeyin en iyisini düşünelim. Düşündüklerimizin yakın geleceğimizi oluşturduğunu bilerek yaşayalım ve düşünelim. Tabi aynı şekilde de konuşalım. Yani iyilik güzellik aksın dilinizden. Allah'ın esmalarını manalarını öğrenelim ve onlarla çalışalım. Karşımızdakini  yargılamadan yada hakkında konuşmadan önce karşınızda ki kişinin sizin yansımanız olduğunu unutmayın ve kişide beğenmediğiniz şeyleri kendiniz de düzeltin.  İstediğiniz şey istediğiniz gibi olmuyorsa ba