Kızıma Mektup...
Canımın içi... Sen benim canımın içindeki can hayatıma anlam katan yegane hediyemsin. Bana belkide en ihtiyaç duyduğun hayatının ilk yıllarında sana yeteri kadar vakit ayıramıyor ve seninle doya doya oynayamıyorum.Bedenim ve beynim öylesine yorgun. Ama en önemlisi yine senin geleceğini daha iyi kılmak ve eksik kalmamanı sağlamak için çalışıyorum. Bu yüzden çok acıdır ki hafta içi günün sadece en fazla 4 saatini birlikte geçirebiliyoruz.
Aslında sen doğmadan önce planımız bu değildi. Planlarımız dahilinde senin okul çağına gelene kadar çalışmayı ertelemiştik. Tüm vaktim senindi ama maalesef işler umduğumuz gibi gitmedi ve çok sıkıntılı bir sürece girdik. Ve sen tüm bu sıkıntılı dönemin üstüne doğdun.Ve benim tüm sıkıntılarımın merhemi oldun.
Benim içinde çok yeni ve ne yapacağımı bilemediğim bu yeni dönemde birlikte keşfe çıktık seninle...
Çok şükür sen de bende baban da sağlıklıydık.
Bir filmde duyduğum anne sözü vardı.'' gözyaşımla büyüttüm'' .Annelik dili evrensel ve herkeste aynı sanırım ben seni gözyaşımla büyüttüm kızım... Çok zor katlanılmaz süreçlerimiz olmadı şükür. Dedim ya en önemlisi sağlıktı oda şükür vardı. Ama senin varlığın beni çok mutlu ederken ,bir yandan mutsuz olabiliyordum yaşadıklarım karşısında. Kızgın ,kırılgandım. Biraz huzurdan yoksun kaldım.Az biraz yalnız kaldım sana sarıldım... İyi ki vardın. İyi ki varsın.
Dayanılmaz anlarımın dayanağı,depresyonumun çikolatası,hayatımın anlamı benim biricik yol arkadaşım oldun.Kucağıma alıp omzuma koyardım seni öyle yatardık beraber,kıpırdamazdım yerimden rahatın bozulmasın hiç diye.
Bazı anneler bu süreci daha zor atlatırmış,depresyona girer bebekleri ile ilgilenmek istemezlermiş. Ben sana sütümü çok az verebildim.Ama elimden geldiğince ilgimi ve en çokta sevgimi verdim. Hatalarım yok mu elbette var.Şimdiden baktığımda bile görebiliyorum ama mükemmel annelik yok ki.Her anne her çocuk kendine özgü ve yeganedir. Özeldir.
Hep sevgi dolu bir bebektin Usluydun ama çok hareketliydin.Bazı zamanlarda değil genelde beni çok yorardın ama akşamları hakkını yiyemem erken uyurdun hep. Ve ben 1 yıl boyunca akşam için hiç plan yapmadım. Uyku düzenini bozmadım. Fedakarlık değildi yaptığım ben senin annenim. Önce sendin sonra ben...O yüzden ileride sana ben senin için neler yaptım ne fedakarlıklar gösterdim demeyeceğim. Ben bunları önce kabul ettim sonra seni doğurdum...tamam kabul edeyim zorlandım ama oldu.
Hıdırellezlerim özeldir benim sen daha özel kıldın.2016 hıdırellezinde ilk dişini çıkardın.Balkondan aşağı biraz bakındık senle dilekler tuttum senin için ,ateşten atlayanları izleyip hayallere daldım. Büyüdüğün günleri düşündüm. Sonra dedim ki keşke biraz büyümüş olsan bende daha rahat hareket etsem. Sonra sana haksızlık ettiğimi anladım vazgeçtim rahat etmeyi beklemekten. Keyfini çıkaracaktım bu günlerinin ister uykusuz, ister ruhsuz, isterse çok yorgun olayım sen sadece bir kez büyüyecektin ve ben senin büyümeni beklemeye değil izlemeye karar verdim.
Yemekle hiç problemimiz olmadı hep güzel yedin. 1 yaşından bir hafta sonraydı ilk adımlarını attın. İşte ben o anlarına daha az tanık oldum. Çünkü artık çalışan bir anneydim.Tek tesellim 1 yaşına kadar seni büyütebilmiş olmamdı .Bazı anlarını kaçıracaktım ama mecburdum. Bazen işten çok yorgun gelir uyuman için gözünün içine bakardım. Sonra uyurdun ama ben seni özlerdim. Annelik böylesine travmatik,nöropsikolojik bir durum bir saplantı hali. Aşırı sevme hali. Anne olunca anlarsın.
Benim için ne güzeldir ki doğduğundan beri hep anne diyorsun. Evet evet baba, dede, dada değil anne. İl başlarda anne diye ağlardın. Sonra anne demeye başladın. İlk duymam gerekeni ilk duydum ben kızım. Sonra toparlaman ,tam konuşman 2 yaşını buldu. Derdini anlatıyordun ama tam cümlelere anca geçtin. Şimdi nereden duyduğunu bilmediğim kelimelerle geliyorsun bana. Çok ta güzel anlatıyorsun... hele annecim ,babacım diye sesleniyorsun ya hem baban hem ben içimiz eriyor oracıkta.
Şu an tam 27 aylıksın.. 2 yaş sendromunda. Şansa bak benim sendromum bitti senin ki başladı. Sendrom dediysem arada kendini yerlere atıyorsun,istediğin olana kadar ağladığın oluyor. Uyumak mı onu hiç istemiyorsun duymaya tahammülün yok. Başka bir etkisini görmedim çok şükür. Dedim ya sen iyi huylu sakin bir çocuksun.
Anlayacağın kızım annelik ateşten bir gömlek biliyorsun ve giyiyorsun. İleride bunları okumanı ümit ediyorum. Biliyorsun ama birde oku istiyorum dünyamı aydınlatan ışığım olduğunu. Bazıları şöyle der ben kızım için yaşıyorum. Ama ben sadece senin için yaşamıyorum .Hem kendim hem senin için yaşıyorum. Çünkü seninle ilgili hayallerim olduğu gibi benim kendim içinde hayallerim var. Hayallerim, içimde ki çocuk olmazsa biraz eksik kalırım ben. Ama tüm hayallerimin içinde sen varsın. Ben iyi olmalıyım ki sana iyi bakabileyim. Anneni böyle tanı kızım ayaklarının üzerinde durmuş de,sana her şeyi daha iyi verebilmek adına durmadan okuyorum.Kendimi geliştirmeye çalışıyorum.Sevgimi ,bilgimi,sahip olduğum değerleri bil istiyorum... Seni neden bırakıp işe gittiğimi anla kızım. Ha birde geçen akşam bana kızıp seni sevmedim. anneannemi sevdim dedin ya deme çünkü kahroluyorum. Seni çok seviyorum tatlım kızım.
Aslında sen doğmadan önce planımız bu değildi. Planlarımız dahilinde senin okul çağına gelene kadar çalışmayı ertelemiştik. Tüm vaktim senindi ama maalesef işler umduğumuz gibi gitmedi ve çok sıkıntılı bir sürece girdik. Ve sen tüm bu sıkıntılı dönemin üstüne doğdun.Ve benim tüm sıkıntılarımın merhemi oldun.
Benim içinde çok yeni ve ne yapacağımı bilemediğim bu yeni dönemde birlikte keşfe çıktık seninle...
Çok şükür sen de bende baban da sağlıklıydık.
Bir filmde duyduğum anne sözü vardı.'' gözyaşımla büyüttüm'' .Annelik dili evrensel ve herkeste aynı sanırım ben seni gözyaşımla büyüttüm kızım... Çok zor katlanılmaz süreçlerimiz olmadı şükür. Dedim ya en önemlisi sağlıktı oda şükür vardı. Ama senin varlığın beni çok mutlu ederken ,bir yandan mutsuz olabiliyordum yaşadıklarım karşısında. Kızgın ,kırılgandım. Biraz huzurdan yoksun kaldım.Az biraz yalnız kaldım sana sarıldım... İyi ki vardın. İyi ki varsın.
Dayanılmaz anlarımın dayanağı,depresyonumun çikolatası,hayatımın anlamı benim biricik yol arkadaşım oldun.Kucağıma alıp omzuma koyardım seni öyle yatardık beraber,kıpırdamazdım yerimden rahatın bozulmasın hiç diye.
Bazı anneler bu süreci daha zor atlatırmış,depresyona girer bebekleri ile ilgilenmek istemezlermiş. Ben sana sütümü çok az verebildim.Ama elimden geldiğince ilgimi ve en çokta sevgimi verdim. Hatalarım yok mu elbette var.Şimdiden baktığımda bile görebiliyorum ama mükemmel annelik yok ki.Her anne her çocuk kendine özgü ve yeganedir. Özeldir.
Hep sevgi dolu bir bebektin Usluydun ama çok hareketliydin.Bazı zamanlarda değil genelde beni çok yorardın ama akşamları hakkını yiyemem erken uyurdun hep. Ve ben 1 yıl boyunca akşam için hiç plan yapmadım. Uyku düzenini bozmadım. Fedakarlık değildi yaptığım ben senin annenim. Önce sendin sonra ben...O yüzden ileride sana ben senin için neler yaptım ne fedakarlıklar gösterdim demeyeceğim. Ben bunları önce kabul ettim sonra seni doğurdum...tamam kabul edeyim zorlandım ama oldu.
Hıdırellezlerim özeldir benim sen daha özel kıldın.2016 hıdırellezinde ilk dişini çıkardın.Balkondan aşağı biraz bakındık senle dilekler tuttum senin için ,ateşten atlayanları izleyip hayallere daldım. Büyüdüğün günleri düşündüm. Sonra dedim ki keşke biraz büyümüş olsan bende daha rahat hareket etsem. Sonra sana haksızlık ettiğimi anladım vazgeçtim rahat etmeyi beklemekten. Keyfini çıkaracaktım bu günlerinin ister uykusuz, ister ruhsuz, isterse çok yorgun olayım sen sadece bir kez büyüyecektin ve ben senin büyümeni beklemeye değil izlemeye karar verdim.
Yemekle hiç problemimiz olmadı hep güzel yedin. 1 yaşından bir hafta sonraydı ilk adımlarını attın. İşte ben o anlarına daha az tanık oldum. Çünkü artık çalışan bir anneydim.Tek tesellim 1 yaşına kadar seni büyütebilmiş olmamdı .Bazı anlarını kaçıracaktım ama mecburdum. Bazen işten çok yorgun gelir uyuman için gözünün içine bakardım. Sonra uyurdun ama ben seni özlerdim. Annelik böylesine travmatik,nöropsikolojik bir durum bir saplantı hali. Aşırı sevme hali. Anne olunca anlarsın.
Benim için ne güzeldir ki doğduğundan beri hep anne diyorsun. Evet evet baba, dede, dada değil anne. İl başlarda anne diye ağlardın. Sonra anne demeye başladın. İlk duymam gerekeni ilk duydum ben kızım. Sonra toparlaman ,tam konuşman 2 yaşını buldu. Derdini anlatıyordun ama tam cümlelere anca geçtin. Şimdi nereden duyduğunu bilmediğim kelimelerle geliyorsun bana. Çok ta güzel anlatıyorsun... hele annecim ,babacım diye sesleniyorsun ya hem baban hem ben içimiz eriyor oracıkta.
Şu an tam 27 aylıksın.. 2 yaş sendromunda. Şansa bak benim sendromum bitti senin ki başladı. Sendrom dediysem arada kendini yerlere atıyorsun,istediğin olana kadar ağladığın oluyor. Uyumak mı onu hiç istemiyorsun duymaya tahammülün yok. Başka bir etkisini görmedim çok şükür. Dedim ya sen iyi huylu sakin bir çocuksun.
Anlayacağın kızım annelik ateşten bir gömlek biliyorsun ve giyiyorsun. İleride bunları okumanı ümit ediyorum. Biliyorsun ama birde oku istiyorum dünyamı aydınlatan ışığım olduğunu. Bazıları şöyle der ben kızım için yaşıyorum. Ama ben sadece senin için yaşamıyorum .Hem kendim hem senin için yaşıyorum. Çünkü seninle ilgili hayallerim olduğu gibi benim kendim içinde hayallerim var. Hayallerim, içimde ki çocuk olmazsa biraz eksik kalırım ben. Ama tüm hayallerimin içinde sen varsın. Ben iyi olmalıyım ki sana iyi bakabileyim. Anneni böyle tanı kızım ayaklarının üzerinde durmuş de,sana her şeyi daha iyi verebilmek adına durmadan okuyorum.Kendimi geliştirmeye çalışıyorum.Sevgimi ,bilgimi,sahip olduğum değerleri bil istiyorum... Seni neden bırakıp işe gittiğimi anla kızım. Ha birde geçen akşam bana kızıp seni sevmedim. anneannemi sevdim dedin ya deme çünkü kahroluyorum. Seni çok seviyorum tatlım kızım.