Düğümlere Üfleyen Kadınlar-2018 23. Kitap
Bir kadın hareketi. Kadınların devrimci hareketi. Kadınların dünyasının hikayesi...
Orta doğuda geçen bu kadın birliği romanı oldukça enteresan. En azından benim için öyle. Hikaye daha önce okuduklarıma pek benzemiyor. Roman ama daha modernize edilmiş,daha günlük daha olağan. Okurken dalıp gitmiyorsunuz. Bugünde bu yüzyılda birebir yaşıyorsunuz Onlarla..
Maryam,Amira,Madam Lilla ve Ece ile...
Maryam canım Maryam bu hikayenin en sevdiğim karakteri Maryamdı benim. Erkek vücutlu kadın yürekli Maryam. Her şeyin karşısında dik durabilen haksızlığa tahammülü olmayan Mısırlı akademisyen Maryam.
Amira,Tunuslu Amira...saf çocuk yürekli içindeki çocuğu kaybetmeyen Amira. Muhammet'in Amira ya yazdığı mektuplar var. Kitabın en güzel kısımlarından biri de bu mektuplar. O kadar samimi o kadar güzel anlatılmış ki.Aynı zamanda Amirayı okurken anne ve babasından gördüğü sevgisizliği ilkilerinizde hissediyorsunuz.. Dansöz ve aynı zamanda devrimci olan iki aynı kadının hikayesini okuyorsunuz.
Ece, Türkiyede yaralanan ,yakalanmaktan korkan aynı zamanda işsiz bir gazeteci. Ülkesine dönmeye çekiniyor. Çünkü gazeteci. suçlu olmasa da ülkesi o kadar karışık ki sadece mesleği için içeri atılabileceğini düşündüğü için havaalanından tekrar geri dönüp bu yolcuğa çıkıyor Ece.Bu yolculuğun sonunu yazan Ece...
Madam Lilla ah Madam Lilla... kızsanız mı,sevseniz mi acıma mı duysanız gücü karşısında hayret mi etseniz bilemediğiniz Madam Lilla. Öyle bir yer geliyor ki kendi hayatını dile getiriyor Madam Lilla. diyor ki ''Ben bugünkü hayatımı ve gücümü çer çöpten yarattım,sultanlığa döndürdüm...'' Anlattıkları ve Leylanın hikayesi beni en çok etkileyenlerden.
Hikaye Tunusta başlıyor. Beyaz gecelikleriyle 3 kadın... Amira Maryam ve Ece... Üç müslüman kadının hayatı o gece kesişiyor ilk defa. Otelin balkonunda kadeh kaldırırlarken eski bir şarkı geliyor kulaklarına. Ümmü Gülsümden...Etraflarına şöyle bir bakınınca görüyorlar, karşı balkonda ki kadeh kaldıran yaşlı ama asaleti elinden dahi belli olan,Madam Lillayı. İşte bu üç kadın tanışmalarının ardından gelen dönüm noktalarının Madam Lilla olduğunu bilmiyorlar.
Dedim ya ilk defa böyle bir kitapla karşı karşıyayım. Kitabın yazarının başkaldırısını hissediyorsunuz kitapta. Değişik bir duygu kaplıyor içinizi. Nefes diyor Madam Lilla'nın ağzından yazar. ''Hayat nefesten ibarettir.''
Orta doğuda başlayan Tunustan Yefrene oradan Mısıra Tahrire oradan da Beyrut'a uzanıp yine Tunusta sonlanan aynı zamanda tarih,kadim bilgiler ve kültür içeren bu kitap olağan dışı.İçinizi sızlatan bir kadın hikayesinin yanında aynı zamanda bir aşk ve kadınların kayboluş hikayesi. Madam Lillanın acısının hikayesi.Anne kız olabilme yada kız kardeş olabilme ve ihanet etmeme üzerine.
'' Anneler kızlarına ve kız kardeşler birbirine asla ihanet etmemeli'' diyor.
Bu yol hikayesi cezbedici.Bir yer geliyor ki Madam Lilla ya ve Leyle ya ağlıyorsunuz. Bir yerde Amiraya gülüyor. Maryamı destekliyorsunuz. Yada Ece kadar dışında ama içinde alıyorsunuz hikayenin.
Bir de şunu söyleyeceğim kitabın bir bölümünde Tanrıçaların 7 kuralından bahsediliyor. Çok sevdim paylaşayım sizinle de,
Hem ortadoğu çok başarılı anlatılmış,hem verilmek istenen düşünce okuyana çok güzel geçiyor. Dili biraz zor. Elif şafak gibi başta zorlanıp sonra akıyor dil. Yazarı ise hiç takip etmedim. Sevgili ece Temelkuranın okuduğum ilk kitabı bu ama son değil.
Bana sürpriz olan ve mutlu sonla biten bu canım kitabı hepinize tavsiye ederim...
Orta doğuda geçen bu kadın birliği romanı oldukça enteresan. En azından benim için öyle. Hikaye daha önce okuduklarıma pek benzemiyor. Roman ama daha modernize edilmiş,daha günlük daha olağan. Okurken dalıp gitmiyorsunuz. Bugünde bu yüzyılda birebir yaşıyorsunuz Onlarla..
Maryam,Amira,Madam Lilla ve Ece ile...
Maryam canım Maryam bu hikayenin en sevdiğim karakteri Maryamdı benim. Erkek vücutlu kadın yürekli Maryam. Her şeyin karşısında dik durabilen haksızlığa tahammülü olmayan Mısırlı akademisyen Maryam.
Amira,Tunuslu Amira...saf çocuk yürekli içindeki çocuğu kaybetmeyen Amira. Muhammet'in Amira ya yazdığı mektuplar var. Kitabın en güzel kısımlarından biri de bu mektuplar. O kadar samimi o kadar güzel anlatılmış ki.Aynı zamanda Amirayı okurken anne ve babasından gördüğü sevgisizliği ilkilerinizde hissediyorsunuz.. Dansöz ve aynı zamanda devrimci olan iki aynı kadının hikayesini okuyorsunuz.
Ece, Türkiyede yaralanan ,yakalanmaktan korkan aynı zamanda işsiz bir gazeteci. Ülkesine dönmeye çekiniyor. Çünkü gazeteci. suçlu olmasa da ülkesi o kadar karışık ki sadece mesleği için içeri atılabileceğini düşündüğü için havaalanından tekrar geri dönüp bu yolcuğa çıkıyor Ece.Bu yolculuğun sonunu yazan Ece...
Madam Lilla ah Madam Lilla... kızsanız mı,sevseniz mi acıma mı duysanız gücü karşısında hayret mi etseniz bilemediğiniz Madam Lilla. Öyle bir yer geliyor ki kendi hayatını dile getiriyor Madam Lilla. diyor ki ''Ben bugünkü hayatımı ve gücümü çer çöpten yarattım,sultanlığa döndürdüm...'' Anlattıkları ve Leylanın hikayesi beni en çok etkileyenlerden.
Hikaye Tunusta başlıyor. Beyaz gecelikleriyle 3 kadın... Amira Maryam ve Ece... Üç müslüman kadının hayatı o gece kesişiyor ilk defa. Otelin balkonunda kadeh kaldırırlarken eski bir şarkı geliyor kulaklarına. Ümmü Gülsümden...Etraflarına şöyle bir bakınınca görüyorlar, karşı balkonda ki kadeh kaldıran yaşlı ama asaleti elinden dahi belli olan,Madam Lillayı. İşte bu üç kadın tanışmalarının ardından gelen dönüm noktalarının Madam Lilla olduğunu bilmiyorlar.
Dedim ya ilk defa böyle bir kitapla karşı karşıyayım. Kitabın yazarının başkaldırısını hissediyorsunuz kitapta. Değişik bir duygu kaplıyor içinizi. Nefes diyor Madam Lilla'nın ağzından yazar. ''Hayat nefesten ibarettir.''
Orta doğuda başlayan Tunustan Yefrene oradan Mısıra Tahrire oradan da Beyrut'a uzanıp yine Tunusta sonlanan aynı zamanda tarih,kadim bilgiler ve kültür içeren bu kitap olağan dışı.İçinizi sızlatan bir kadın hikayesinin yanında aynı zamanda bir aşk ve kadınların kayboluş hikayesi. Madam Lillanın acısının hikayesi.Anne kız olabilme yada kız kardeş olabilme ve ihanet etmeme üzerine.
'' Anneler kızlarına ve kız kardeşler birbirine asla ihanet etmemeli'' diyor.
Bu yol hikayesi cezbedici.Bir yer geliyor ki Madam Lilla ya ve Leyle ya ağlıyorsunuz. Bir yerde Amiraya gülüyor. Maryamı destekliyorsunuz. Yada Ece kadar dışında ama içinde alıyorsunuz hikayenin.
Bir de şunu söyleyeceğim kitabın bir bölümünde Tanrıçaların 7 kuralından bahsediliyor. Çok sevdim paylaşayım sizinle de,
- Asla yapmadığınız bir şey için özür dilemeyin
- Kendinizi gereğinden fazla açıklamaya çalışmayın
- Asla başarılarınızı hafife almayın
- Hiçbir zaman lafa ''yanlış düşünüyor olabilirim ama'' diye başlamayın
- İstemediğiniz sorulara asla cevap vermeyin
- Hayır demekten kaçınmayın
- Bu kuralı kendiniz için kendiniz belirleyin...
Hem ortadoğu çok başarılı anlatılmış,hem verilmek istenen düşünce okuyana çok güzel geçiyor. Dili biraz zor. Elif şafak gibi başta zorlanıp sonra akıyor dil. Yazarı ise hiç takip etmedim. Sevgili ece Temelkuranın okuduğum ilk kitabı bu ama son değil.
Bana sürpriz olan ve mutlu sonla biten bu canım kitabı hepinize tavsiye ederim...
Yorumlar
Yorum Gönder