Abum Rabum-İskender Pala 2018 10. Kitap
Öldürülen Japon sümerolog asistanın telefon şifresi Abum Rabum du ... Peki ne demekti?
Çarpıcı, ezoterik, tarih ve bilim kokan bunun yanı sıra Batı medeniyetlerinin Doğu medeniyetlerine neden üstünmüş gibi davrandığının ,neden Orta doğunun Mezopotamyanın peşi sıra geldiklerinin ve buna rağmen Mezopotamya da ki ister bilim ister sanat ister tarih olsun Batı medeniyetlerinin Doğunun aslında yanından bile geçemeyeceğinin çarpıcı şekilde anlatılmış hali bu roman. Tabi en çok ta bir Hz İbrahim romanı...
İskender Pala bu kitabı okurken en büyük pişmanlığım oldu. Çünkü yeni tanıdım ve ilk defa bir kitabını okuyorum. Ne büyük bir cehalet benim için...Bazen böyle iyi kitapları ve yazarları hele ki böyle yazarları kaçırdığıma çok üzülüyorum. Od kitabını kaçırmışım hemde Yunus Emre yi anlattığı kitabı neyse sırayla telafi edilecek hepsi.
Gelelim konumuza çocukluğumdan beri ne film izlesem ne kitap okusam o karakter oluveririm bir anda. Ayran gönüllülük var biraz.Birazda her şeyi bilme isteği.Her konu hakkında söyleyecek bir şeyim olsun bilgi sahibi olayım istiyorum geçmiyor bu alışkanlık.
Bu kitabı okurken neden bir arkeoloji okumadım diye düşündüm, arkasından neden Sümer ve Akad dilleriyle ilgilenmedim. Neden bu ezoterik medeniyetleri daha kapsamlı bilmiyorum. Mısıra gitmek için neden heveslenmedim? gibi daha bir sürü şey.
Ha ama İslam dini ve diğer dinler adına merakım çocukken de vardı. Hatta çok rahat bir ailenin en muhafazakar çocuğuyum ben. Hem İslamiyeti hem de Yahudilik ve Hristiyanlığın gereklerini ve ritüellerini bilmek hoşuma gidiyor. Aynı zamanda kadim medeniyetlerin inanmış olduğu savları da merak ederim. Şintoizm,budizm ,şamanlık gibi kadim öğretilerde her daim ilgime mahzar olmuştur.
Kitabın ana konusu Hz İbrahim in öğretileri çerçevesinde geçiyor. Eski Sümer Akad ve Babil toplumlarında inanılan 3 şey kitapta hep karşınıza çıkacak. Sin yani Ay,Şamas (marduk) Güneş ve en özel gezegen sayılan İştar yani Jüpiter.
Bu kadim medeniyetler bu üç gök cismini Tanrı sayıp yüzyıllarca onlara tapınmışlar. Tabi birde Hz İbrahim'in yakılması için emir veren Tanrı Nemrut var. Ve olayların geçtiği yerler Harput,Urfa ,Balıklı göl ,Şam,Mısır,Halep ,Adıyaman Nemrut Dağı hep göz önünde.Konular birbiriyle iç içe ve çok güzel anlatılmış. Zaten kitabı okumaya başladığınızda her yerden sarıp sarmalıyor sizi.
Kitap bir cinayetle başlıyor. Ve bunu araştırmak üzere ki konuya vakıf olan Amerika CIA ajanları ,Mossad ajanları ,Siyonizm kardeşlik grupları,Mit ve emniyet istihbaratı ve cinayetin işlendiği Japonya da ki Japon ajan Masaiki-san ile beraber yol alıyor kitap.
Tabi sümerolog öğrenci ve ajanlar aynı zamanda öğretim görevlisi olan Selim hepsi beraber Hz İbrahimin öğretileri doğrultusunda bu cinayeti çözmek üzere yola düşerler.
Bir yandan da CIA ,grup kardeşlik ve Mossad'ın asıl amacı Babil kralının Sin Ammar adlı mimara yaptırdığı hazinenin yerini bulmak. Orta Doğuyu yıkmak ve yok etmektir.
Kitabın sonuna gelmeden cinayeti çözüyorsunuz fakat arayış bitmiyor çünkü tüm gizli örgütler Babil hazinelerini bulmak için aramaya devam ediyor. Cinayetin işlenme sebebi de hazineler tabi ki.
Ve kitapta anlıyorsunuz ki bahsi geçen Abum Rabum yani Yüce baba Hz İbrahim dir. Hz ibrahim üç büyük dininde atası olarak kabul edilmektedir.
Kitabın sonunda hazineye ulaşılır ama hazineyi görmeyi kimse istemez .Kitabın sonu bence bu anlamda da çok etkileyici.Avucunuzda tutuyorsunuz ama avucunuzu açıp bakmıyorsunuz.
Kitabın en sevdiğim karakterleri Selim ve Zara oldu benim.Ve tabi ki İskender Pala .Yeni kitaplarını okumak için sabırsızlanıyorum. Uzun zamandır bu kadar tat aldığım bir roman okumadım. Şiddetle tavsiye ederim.
NOT;
ANUNNAKİLER
Bu kitabı okurken okuduğum pozitif dergisinde araştırmacı yazar Gök Türk ün röportajı vardı. Bir notu sizinle paylaşmak istedim. Çünkü kitapta anlatılan konu ile araştırma konusu neredeyse aynı. Bu bir tesadüf mü ? yani benim bu konuyu iki ayrı yerden okuyor olmamın bir anlamı olabilir mi? Anlamı olmalı çünkü zaman aydınlanma ve farkındalık çağı ve ben aydınlanmaya çalışıyorum.
Resim,
Pozitif Dergisi
Çarpıcı, ezoterik, tarih ve bilim kokan bunun yanı sıra Batı medeniyetlerinin Doğu medeniyetlerine neden üstünmüş gibi davrandığının ,neden Orta doğunun Mezopotamyanın peşi sıra geldiklerinin ve buna rağmen Mezopotamya da ki ister bilim ister sanat ister tarih olsun Batı medeniyetlerinin Doğunun aslında yanından bile geçemeyeceğinin çarpıcı şekilde anlatılmış hali bu roman. Tabi en çok ta bir Hz İbrahim romanı...
İskender Pala bu kitabı okurken en büyük pişmanlığım oldu. Çünkü yeni tanıdım ve ilk defa bir kitabını okuyorum. Ne büyük bir cehalet benim için...Bazen böyle iyi kitapları ve yazarları hele ki böyle yazarları kaçırdığıma çok üzülüyorum. Od kitabını kaçırmışım hemde Yunus Emre yi anlattığı kitabı neyse sırayla telafi edilecek hepsi.
Gelelim konumuza çocukluğumdan beri ne film izlesem ne kitap okusam o karakter oluveririm bir anda. Ayran gönüllülük var biraz.Birazda her şeyi bilme isteği.Her konu hakkında söyleyecek bir şeyim olsun bilgi sahibi olayım istiyorum geçmiyor bu alışkanlık.
Bu kitabı okurken neden bir arkeoloji okumadım diye düşündüm, arkasından neden Sümer ve Akad dilleriyle ilgilenmedim. Neden bu ezoterik medeniyetleri daha kapsamlı bilmiyorum. Mısıra gitmek için neden heveslenmedim? gibi daha bir sürü şey.
Ha ama İslam dini ve diğer dinler adına merakım çocukken de vardı. Hatta çok rahat bir ailenin en muhafazakar çocuğuyum ben. Hem İslamiyeti hem de Yahudilik ve Hristiyanlığın gereklerini ve ritüellerini bilmek hoşuma gidiyor. Aynı zamanda kadim medeniyetlerin inanmış olduğu savları da merak ederim. Şintoizm,budizm ,şamanlık gibi kadim öğretilerde her daim ilgime mahzar olmuştur.
Kitabın ana konusu Hz İbrahim in öğretileri çerçevesinde geçiyor. Eski Sümer Akad ve Babil toplumlarında inanılan 3 şey kitapta hep karşınıza çıkacak. Sin yani Ay,Şamas (marduk) Güneş ve en özel gezegen sayılan İştar yani Jüpiter.
Bu kadim medeniyetler bu üç gök cismini Tanrı sayıp yüzyıllarca onlara tapınmışlar. Tabi birde Hz İbrahim'in yakılması için emir veren Tanrı Nemrut var. Ve olayların geçtiği yerler Harput,Urfa ,Balıklı göl ,Şam,Mısır,Halep ,Adıyaman Nemrut Dağı hep göz önünde.Konular birbiriyle iç içe ve çok güzel anlatılmış. Zaten kitabı okumaya başladığınızda her yerden sarıp sarmalıyor sizi.
Kitap bir cinayetle başlıyor. Ve bunu araştırmak üzere ki konuya vakıf olan Amerika CIA ajanları ,Mossad ajanları ,Siyonizm kardeşlik grupları,Mit ve emniyet istihbaratı ve cinayetin işlendiği Japonya da ki Japon ajan Masaiki-san ile beraber yol alıyor kitap.
Tabi sümerolog öğrenci ve ajanlar aynı zamanda öğretim görevlisi olan Selim hepsi beraber Hz İbrahimin öğretileri doğrultusunda bu cinayeti çözmek üzere yola düşerler.
Bir yandan da CIA ,grup kardeşlik ve Mossad'ın asıl amacı Babil kralının Sin Ammar adlı mimara yaptırdığı hazinenin yerini bulmak. Orta Doğuyu yıkmak ve yok etmektir.
Kitabın sonuna gelmeden cinayeti çözüyorsunuz fakat arayış bitmiyor çünkü tüm gizli örgütler Babil hazinelerini bulmak için aramaya devam ediyor. Cinayetin işlenme sebebi de hazineler tabi ki.
Ve kitapta anlıyorsunuz ki bahsi geçen Abum Rabum yani Yüce baba Hz İbrahim dir. Hz ibrahim üç büyük dininde atası olarak kabul edilmektedir.
Kitabın sonunda hazineye ulaşılır ama hazineyi görmeyi kimse istemez .Kitabın sonu bence bu anlamda da çok etkileyici.Avucunuzda tutuyorsunuz ama avucunuzu açıp bakmıyorsunuz.
Kitabın en sevdiğim karakterleri Selim ve Zara oldu benim.Ve tabi ki İskender Pala .Yeni kitaplarını okumak için sabırsızlanıyorum. Uzun zamandır bu kadar tat aldığım bir roman okumadım. Şiddetle tavsiye ederim.
NOT;
ANUNNAKİLER
Bu kitabı okurken okuduğum pozitif dergisinde araştırmacı yazar Gök Türk ün röportajı vardı. Bir notu sizinle paylaşmak istedim. Çünkü kitapta anlatılan konu ile araştırma konusu neredeyse aynı. Bu bir tesadüf mü ? yani benim bu konuyu iki ayrı yerden okuyor olmamın bir anlamı olabilir mi? Anlamı olmalı çünkü zaman aydınlanma ve farkındalık çağı ve ben aydınlanmaya çalışıyorum.
Resim,
Pozitif Dergisi
Yorumlar
Yorum Gönder