Ana içeriğe atla

RİTÜEL- Hıdrellez ... en sevdiğim

Çocukluğumdan beri en sevdiğim günler hıdırellez günleri ve yılbaşı günleridir. Böyle günlerde enerji hep çok yüksek olur. Sanki ne isteseniz ne dileseniz hemen gerçek olacak gibi. Gerçek olacağına inanırım da. Hemen olmasa da en kısa zamanda...

Hıdırellez günü ritüellerinin çoğunu anneannemden öğrendim ben. Hangi dualar okunur,hangi yemek pişirilir,Yazılan dilekler ne yapılır,evleneceğin kişiyi rüyanda görebilmek için uygulanacaklar ,kısmet açmak için başında kilit açmalar... Hepsini canım anneannemden öğrendim ve hep çok sevdiğim o günleri de yapılanları da.

Çocukken mahalle de ki tüm arkadaşlarımla 3 gün önceden çer çöp toplamaya başlardık. Bizim ev zemin kattaydı ve büyük bir bahçemiz vardı. Ben her olayın başında gelirdim. Çete lideri gibi yani :)
Bahçede ne ararsan olurdu kağıtlar ,tahta parçaları,köpükler,çalı çırpı...bunların hepsi hıdırellez gecesi yakılacak olan ateşte yakıtsız kalmamak içindi. Ve çocukluğumun hıdırellezi şimdikiler gibi değil full eğlenceli kalabalık olurdu.Biz mahalle çocukları 10-15 kişiydik zaten. O zaman komşuluk vardı, mahalle kültürü vardı. Lüks siteler yoktu. Herkes arkadaştı,komşuydu. Şimdi bizim apartmanda 14 daire var en fazla 7 daireyi tanırım ,gerisini bilmem. Annelerimiz o zaman ki güzel komşularımızla kapının önüne iner darbuka çalar ,şarkı söyler,çiğdem çitler sonrasında da şöyle bir yürüyüşe çıkar dondurma yer evlere dağılırdık. Çok güzel günlerdi, Ne yazık ki benim kızım böyle bir mahallede arkadaşlarıyla büyüyemeyecek çünkü bu kültür artık yok.

Hıdırellez günü Hızır ve İlyas isimli iki kardeşin denizin ortasında buluştuğuna rivayet edilir. Bu iki kardeşin Peygamber mi ? derviş mi? veli mi ? olduğuna dair net bir bilgide yoktur.   Bu iki kişi Allah'ın yeryüzüne darda olan insanlara yardım etmesi için gönderdiği 2 kardeş olarak bilinir. Hızır karada, İlyas ise denizde dir. Kimi insanlara görünür. Bunlar ile ilgili çok hikaye vardır. Anneannem kendisinin gördüğünü ama sonradan anlayabildiğini söylerdi. Dayısı Rauf , büyük anneanne Nazlı Hanım da görmüş. Kim bilir belki bir gün bende görürüm. bunları kısaca anlatayım size...

Önce büyük anneannenin hikayesinden başlayayım. Anneanne bir gün evden çıkmış fırına giderken bir amca görüyor yolda. Açım deyip yardım istiyor amca anneanneden. Anneanne fırından aldığı ekmekten veriyor amcaya. Amca soruyor,
-kızım sen Hızır Aleyisselamı bilir misin?
-bilirim amca der
-bak der Hızır'ın sağ elinin baş parmağının kemiği yoktur. İşte böyle deyip sağ parmağının kemik kısmını gösterir bak der .Gerçekten de kemik yoktur ,sadece etten oluşmuştur parmak.
Ama anneanne Hızır gittikten sonra anlar neyi kaçırdığını...

Anneannemin dayısı olan Rauf dayının Hızırla, karşılaşması ise şöyle olmuş; Rauf dayı tren istasyonunda çalışırmış. Bir gün garda oturmuş dinlenirken bir amca gelmiş yanına
-merhaba evlat demiş,dinlenebilir miyim burada biraz
-tabi amca buyur demiş.
 Derken havadan sudan muhabbet laf lafı açmış amca
-evlat demiş sen Hızır Aleyisselamı bilir misin?
-bilirim amca demiş
-karşılaştın mı hiç?
-yok amca görmedim
-bak evlat görürsen anla ki o böyle eliyle  böyle kabartma yazı yazar demiş
Adını sormadan masanın üzerinde ki kağıda Rauf yazmış parmak ucuyla hemde kabartma harflerle
Ama maalesef  Rauf ta  o an farkına varamamış bu mucizenin... o anki şaşkınlık işte...

Şimdi de gelelim bu hikayelerin anlatıcısı benim canım anneannemin yaşadıklarına. Hikaye dediğime bakmayın. Daha doğrusu anneannem bana gerçek olarak anlatırdı yani gerisini bilmem. Ben kendi hayatımda da mucizelere tanık olduğum için gerçek olduğuna canı gönülden inanıyorum.

Anneannemler'in evi müstakildir. 2 katlı alt katta dedemin kardeşi otururdu,üst katta da anneannemler.
Alt katta oturan amcamız biraz huysuz du rahmetli.Bir gün deden m işteyken anneannemler in kapısı çalar. Kapıyı açmak için aşağı iner. Çünkü cümle kapısı vardır. Zilleri ayrı kime geldiysen onu çalarsın. Neyse inmiş anneannem. Kapıda yaşlı bir amca
-kızım demiş bana bir kaç kuruş verir misin? ihtiyacım var (nur yüzlü yaşlı bir amca bunu isteyen)
-vallahi amca demiş anneannem hiç param yok(gerçekten cüzdanında ayırdığı taksit parsı dışında parası yokmuş)
-kızım demiş cüzdanında sağ bölümde duran paradan ver bana

Anneannem şaşkın bekle amca deyip koşmuş yukarı. Çantada taksit parası var ama hangi bölmede durduğunu hatırlamıyor. Çıkmış bakmış ki bir de ne görsün gerçekten sağ tarafta duruyor para
O sırada bi bağrışmalar duymuş,bizim altta ki amca kapıda ki amcayı kovuyor. Anneannemin olayı idrak edip kapıda ki amcanın Hızır olduğunu düşünmesi(daha önce ki yaşanmışlıkları bildiği için anneannemin aklına gelmiş hemen. Zaten rahmetli hep Hızır 'ı tekrar gelsin diye bekledi. Umarım cennette karşılamıştır. Hızır onu) koşarak  aşağı inmesi derken anneannem tam yukarıdan elinde paralar inerken Hızır Aleyisselam'ın kapıdan çıkışını görmüş. Kapıdan çıkınca sağa da dönse sola da dönse gideceği mesafe düz,hemen dönebileceği bir alan yok. Ama anneannem çıkmış bakmış ki Hızır yok bu da anneannemin o gelen amcanın Hızır olduğu inancını pekiştirmiş. Yoksa nereye gider,uçmadı ya :)

Diğer hikayesinde ise maddi olarak çok sıkıldıkları bir dönemde sürekli Allah'a dua edermiş anneannem ''Allahım görünmezinden gönder '' diye. Bir gün Temizlik yaparken halının altında para bulmuş o zamana göre az değilmiş bulduğu para.Şaşkın ,sevinçli almış koymuş kenara. Sonra bu bir kaç kez daha tekrarlamış. Ama bir gün anneannem birine bu durumu anlatmış,sonrasında ise bir daha para bulamamış halının altında.
Çocukken ne hoşuma giderdi bu hikayeleri dinlemek.Keşke hayatta olsa da yine dinlesem onu.

Gelelim hıdırrellez günü yapılacaklara;

  1. Yazmak ,dile getirmek istenilen şeylerin olma olanağını yükseltir. Çünkü siz iyi enerji kullanmış olursunuz. tüm dileklerinizi,niyetlerinizi bir kağıda yazın. Öyle bir iki dilek değil bol bol yazın. Sonra bu kağıtları 5 mayıs akşamı gül dallarına asın. Sabah kağıtlar hala duruyorsa alıp denize atın.
  2. Çeşmenin karşısına geçip dileklerinizi dile getirin,isterken tamamen teslimiyetle yapın. Ya  olmazsa diye aklınızdan geçirirseniz özgür iradeniz bunu engellemiş olur. Ket vurusunuz. Teslim olun,akışta olun.
  3. Taşlardan gül ağacının dibine dileklerinizi resmedin
  4. Evinizde o gün akşam yemeği olarak yaprak sarması yapın. Bereket olur. Hazır değil ama kendiniz yapmalısınız
  5. İstediğiniz bir şeyin olması yada kısmet açmak için başınızda kilit açın. Küçük asma kilitlerden alıp kırmızıya boyayıp başınızda 3 ihlas ve 1 fatiha ile 3 kez açmalısınız. En son açtıktan sonra kilitlemeyip yolda bir ağaç dalına asıyorsunuz ve arkanızı dönüp tekrar bakmadan oradan ayrılıyorsunuz. Sabah oradaysa kilidiniz. dileğinizin vakti var demektir. Kilit yoksa dileğiniz o sene içinde gerçekleşir.(gece saat 12 yi geçince yapmalısınız)
  6. Hıdırrellez akşamı sofrada hep beraber yemek yerken 1 parça iç ekmeği ağzınızda çiğneyip,kimseye fark ettirmeden çıkarıp saklarsanız ve sakladığınız lokmayı gece yatarken yastığınızın altına koyarsanız o gece rüyanızda evleneceğiniz kişiyi göreceğiniz söylenir.
  7. Yine o gece 12 den sonra tuzlu hamur yenilip ,dışarı çıkılıp ay' a karşı ''ayım ayım güzel ayım gider giderde yarimi görürsen benden ona selam söyle ,gelsin bana su versin'' dersiniz ve yine arkanıza hiç bakmadan ve su içmeden uyursunuz. O gece rüyanızda evleneceğiniz kişi gelip size su verir.
  8. Deniz kenarına gidilip her bir dilek için bir taş denize atılır. İlyas Aleyisselamın bunu bulmasına niyet edilir.
  9. Evde nar kırılır. Bereket eksilmesin diye
  10. Hıdırellezin ertesi günü 6 mayıs sabahı çok erken kalkılıp denize kıyısı olan bir yerde pikniğe gidilip,kutlamalara devam edilir. Baharın gelişi kutlanılır.
Bu yazdıklarımın hepsini ben uyguladım,Hala yapmaya devam ettiklerim de var. Bunlar günümüze gelmiş rivayetler gerçek olanı da olmayanda var elbet. Ama ben her şeyin inançla olduğuna inandığım için yapıyorum ve seviyorum ve de mucizelerimi yaşıyorum. O yüzden kendinizi akışa bırakıp inanmanızı size de tavsiye ederim sevgili okurlar.... güzel bereketli enerjisi bol hıdırrellezlere...

Bunlarda netten sizin için bulduklarım;


HIZIR NEBİ Mİ,PEYGAMBER Mİ ,VELİ MİDİR?

İslâm âlimleri Hızır’ın peygamber, velî veya melek olduğu konusunda değişik görüşler ileri sürmüşlerdir. Onun nebî olduğunu söyleyenler Allah tarafından kendisine rahmet ve ilim verilmiş olmasını (el-Kehf 18/65), kıssada anlatılan işleri kendiliğinden yapmadığı yönünde açıklama yapmasını (el-Kehf 18/82), vahiy ile yönlendirilmesini, sahip olduğu bilgiler dolayısıyla Hz. Mûsâ’dan (a.s.) üstün bir konumda tanıtılmasını delil gösterirler.
Hz. Hızır’ın velî olduğunu kabul edenler ise ona verilen bilginin doğrudan Allah’tan gelen bir ilham olabileceğini söylerler. İbn Teymiyye, Hızır kıssasını ileri sürerek velîlerin şeriatın dışına çıkabileceklerini söylemenin yanlış olduğunu kaydeder. Ona göre Hz. Hızır’ın, Hz. Mûsâ’nın (a.s.) şeriatının dışına çıkmadığı, yaptığı işlerin gerekçesini söylediğinde Hz. Mûsâ (a.s.) tarafından onaylanmasından anlaşılmaktadır.
Ayrıca Hz. Hızır’ın nebî kabul edilmesi durumunda Hz. Mûsâ’nın (a.s.) ümmetinden olmadığını, dolayısıyla onun şeriatına uymakla yükümlü bulunmadığını da söylemek gerekir (Risâle fî ilmi’l-bâŧın ve’ž-žâhir, s. 250). Hz. Hızır’ın melek olduğu iddiası (İbn Hacer, el-İśâbe, I, 429) pek taraftar bulmamıştır. Genellikle tasavvuf erbabı onun velî olduğunu, kelâm, tefsir ve hadis âlimlerinin çoğu da nebî olduğunu düşünür.KAYNAK: islamveinsan.com
Hızır Aleyisselam nasıl görünür?
Bir zaman, yaşlı bir kadıncağız duymuş ki, Hazreti Hızır her gün yatsı namazında, Yeni Câmî'de görülürmüş. Kendisi de zâten Hızır Aleyhisselâm'ı görmeyi öteden beri çok istermiş. Duyduğu söz üstüne ertesi gün kocasına durumu bildirip, ondan izin alarak yatsı namazına Yeni Câmî'ye gitmiş. Namaz çıkışında, avluda bir kenara çekilmiş ve başlamış çıkanlara dikkatli dikkatli bakmaya.
O pür dikkat çıkanları tâkip ederken, karşısından bir yaşlı amca çıkagelmiş. Neye bakarsın hâtun?
- Dediler ki, bu câmîde her gece Hızır Aleyhisselam görünürmüş. Onu görmeye geldim.
- Peki onu görsen nasıl tanıyacaksın?
- Bilmem.
- O zaman buradan geçse, sen onu tanıyamazsın.
- Doğru, nasıl da akıl edemedim.
- Bak öyleyse, sana onu nasıl tanıyacağını öğreteyim.
- Olur
- Arkamdaki câmîyi görüyor musun?
- Evet
- Işıklarına bak. Söndü mü şimdi?
- A evet, söndü.
- Şimdi bir daha bak, ışıklar tekrar yandı mı?
- Baktım. Evet şimdi de yandı.
- Peki öyleyse. İşte aynı böyle, arkasında duran câmînin ışıklarını olduğu yerden kıpırdamadan yakıp söndüren birisini görürsen, işte o Hızır'dır.
- Doğru mu?
- Doğru
- Hay Allah râzı olsun,
 demiş ve kadın beklemeye devâm etmiş. Fakat tabiî herkes dağıldığı halde, târife uygun kimse çıkmamış. Bizimki de mahzun eve dönmüş. Kocası sormuş:
- Gördün mü Hızır Aleyhisselâm'ı?
- Yok, göremedim.
- Vah vah.
- Olsun, göremedim ama, nasıl görülür çok iyi öğrendim.KAYNAK: gizliilimler.tr.gg







Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hoşgeldin 34 yaşım...

Grinin Elli Tonu ve serisi -Fifty Shades of Grey

Ederlezi...