Od-İskender Pala 2018 12. kitap

İskender Pala'nın  Abum Rabum kitabını okurken diğer kitaplarını da hemen alıp okumak istediğimi söylemiştim hatırlarsınız. Ve hemen bir tane kitabını daha aldım Hemde kaçırdığıma baya hayıflandığım Yunus Emre'nin hayatını anlatan Od  kitabını aldım ve bir çırpıda bitti.


Son zamanlarda en hızlı okuduğum kitap oldu. 2015 senesinde yayınlanan Yunus Emre Aşkın Yolculuğu dizisinde öğrenmiştim Yunus Emre'nin hayat hikayesini ve Aşık Yunus olma yolunda ki yaşadıklarını.
 Ve söylemeden geçemeyeceğim inanılmaz huzur verir bana bu diziyi izlemek.Hala tekrarını izliyorum.
 Kitaba dönersek ben yazarın okuduğum ilk kitabının polisiye olmasından dolayı tüm kitaplarda böyle olacağını düşünmüştüm. Fakat bu sefer ki polisiye bir roman değildi. Hatta diğer kitapta Hz İbrahim öğretilerinden yola çıkıp bambaşka bir hikaye olunca bunda da Yunus Emreden yola çıkıp ayrı bir roman gelecek sandım ama bildiğiniz Yunus Emre'nin hayat hikayesinden oluşuyor roman.

Kitapta anlatılan ile izlediğim dizi aynı şeyi anlatıyor. Fakat farklılıklarda var tabi. Genel olay örgüsü aynı diyelim. Daha önceden yapmış olduğum araştırmalarda da Yunus Emre hayatı ile ilgili bazı bilgilerde netlik bulunmadığından bahsediliyordu ki buna misal olarak şöyle diyebilirim;
 kitapta Yunus okuma yazma bilmeyen bir kişiyken , dizide Karatay Medresesinde eğitim görmüş bir kadı idi. Kitapta evli ve çocukları var iken,dizide ilk olarak  şeyhinin kızına aşık olup sonra çocukları oluyordu. Kitapta çocuklarının adı İbrahim ve İsmail iken ,dizide İbrahim oğlu ,İsmail ise ona yoldaşlık eden bir yetimdi.Dizi de Molla Kasım ona dergahta eşlik eden bir dervişken kitapta Molla Kasım dergahta bulunmaz. Dizi Ankara Nallıhan da geçerken kitapta Sarıca köylü olduğu yazılır ve kitabın son sayfalarında sadece Nallıhan dan bahsedilir.
 Gerçek şudur ki araştırmalarda bunu gösterir doğduğu ve öldüğü yer net olarak bilinmemekte. Hatta birkaç yerde türbesi bulunmaktadır.1200 lü yılların sonu 1300 lü yılların başında yaşamıştır.Yani dizimi doğrudur yoksa kitap mı? bende muallaktır.

Yunus ve Sitarenin birbirine duyduğu aşk...


Yunus Emre'nin hayat hikayesinden size bahsetmek isterim. Benim bahsedeceğim kitaptaki halidir;
.
Yunus çok sevdiği  Sitare ile evlidir ve iki çocuğu bulunmaktadır. Bulundukları ,köyleri olan sarıca köye eşkıyalar bir baskın düzenler. İlk olarak oğlu İbrahim'i kaybeder.Köyü yakılıp yıkılır.
Sonraları yaşayacak bir yurdu kalmadığından ve köyde açlık olduğundan sağ kalan  köylülere ve ailesine buğday bulmak üzere yola düşer.
Satı ninesine Sitare ve İsmail'i emanet eder. Aslanlı hünkar olarak ta bilinen Hacı Bektaş Veli ye  varmak için hazırlanır ,yola çıkar. Bektaş'a vardığında onun nur yüzü ve tebessümü Yunusu ferahlatır.

Yunus Hacı Bektaşi Veliye ikram olarak elinde son kalan yemişlerden verir ve köyü için buğday ister. Hacı Bektaş ise biz sana şu yemişin taneleri kadar nefes,himmet verelim der.
 Yunus; köyüm açtır beni bekler. Nefes değil bana buğday lazımdır der.Hacı Bektaş ısrar etse de Yunus buğdayı alır ve köyüne dönmek üzere yola çıkar. Köye vardığında her yer talan olmuş karısını Sitareyi öldürmüşlerdir. Bir tek oğlu İsmail hayattadır.
Bir müddet sonra bu olanlar karşısında kendini suçlu hisseden Yunus tekrar Bektaşa varıp nefes almak ister .İsmail'i Satı nineye emanet eder.
Yolda bir derviş yolunu keser ve Bektaşın seyahatte olduğunu ve Yunus un hikmetinin anahtarını Tapduk Emreye verdiğini söyler. Artık gitsin Tabduk ta hikmetini arasın dediğini söyler.

Yunus şaşkın Tabduk Emre yoluna düşer. O sırada oğlunu da yanına almak ister fakat köye gittiğinde İsmaili bulamaz eşkıyalar onu köle yapmış bir celladın yanına vermişlerdir. Yunus İsmailine kavuşamaz ve acılar içinde kıvranır. İsmail ise kendini bırakan babasına kin beslemeye başlar.

Yunus Tabduk Emrenin yanına vardığında gönlü şenlenir.İçi huzurla dolar. Acılarını unutmaya çalışıp içinden öfkeyi atar. Tabduk Emre çok kıymetli bir şeyhtir ve Yunusun geleceğinden haberdardır. Ama hikmet hemen verilmez çünkü önce kendi nefsini yenmesi lazımdır.
Yunus Dergah için odunculuk yapmaya dağlarda odun kesmeye başlar dergaha tek bir gün  eğri odun getirmez. Şeyhinin ona verdiği zikirlerle işine devam eder. Önce bilmem zikri gelir sonra Allah ardından  Hu  sonra Hak ve nihayetinde Hay zikrine ulaşır.
Sonra şeyhi odunculuğu bırakıp sakilik yapmasını ister. Kalın abasının üstüne koyup büyük iki testiyi yüklenir.Başta hoşuna gider fakat sonraları sırtı yara olmaya ve acısından duramaz hale gelir. İşte bu vakitlerde lokmanlık yapan hücre arkadaşı yaralarını görmek iyileştirmek ister. Bunu duyan şeyhi yaralarını başkasına gösterip şikayet mi edersin Yunus deyip Yunusa kızar.

Yunus bunu kaldıramaz. Kızar , öfkesine yenik düşer ve dergahı habersiz terk eder. Yollarda İsmaili de bulur umuduyla dolanmaya başlar. İsmail ise yıllar yılı bir cellada yardımcılık yapmış cellad olmuştur. İsmaili gören Yunusun eski arkadaşlarından bir ahi evran İsmaili kaçırıp Bektaşın yanına koyar. İsmail bir müddet sonra burada babasının olacağını düşünmediği ve babasına kızgın olduğu için kaçar ve mağaraya sığınır.

Yunusun Mevlana ile karşılaşması

Yunusun Aşık Yunus olma yolundaki hikayesi işte böyle başlar. Yolda 2 abdalla karşılaşır ve burada yaşadığı olay ona benliğini ve hiçliğini öğretir ki bu olay çok müstesna bir olaydır.Yunus bu olay karşısında ona verilen hikmeti görür ve  hata ettiğini anlayıp dergaha döner. Gözleri görmeyen şeyhine varır. Dervişler kapıdan Yunusu almak istemezler. Tekrar dergaha kabul olmasının tek bir hikmeti vardır. Şeyhe Yunus geldi diyeceklerdir.  Şeyh hangi Yunus derse Yunusun çilesi daha bitmemiştir. Ama bizim Yunus mu derse  şeyhin elini öpebilecektir.

Böylece şeyh ve Yunusun sonsuz yoldaşlığı başlamış olur. Yunusun bir gece içinde tuttuğu tüm Allah aşkı şiirlere dönüşür ve akar. İşte Yunus Yunus Emre olmuştur.

Ben tabi bazı ince şeylerden bahsetmeden üstünkörü anlatmak istedim. Lütfen bu kitabı tüm incelikleri ile okuyunuz. Ve Yunus Emrenin ne mükemmel ve ne hikmetli bir derviş bir aşık  olduğuna kendiniz şahit olun.

Kitabın bence tek eksiği Yunus ve şeyhi Tabduk Emre arasındaki kıssa ve hikayelere değinmemiş olmasıdır. Onun dışında mükemmel anlatımı ile hemen okunması gereken bir kitap olduğunu tekrar söylemek isterim.

''Ben gelmedim dava için,benim işim sevi için''





Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hoşgeldin 34 yaşım...

Grinin Elli Tonu ve serisi -Fifty Shades of Grey

Ederlezi...