Mardin'in Nasra Teyzesi

Mardin... bir sürü kültürü ve değeri içinde barındıran Mardin. Farklı kültür ve inanışlara çocukluğumdan beri doymaz bir açlığım var benim. Maalesef ki zaman ve para meselesi bazen engel olabiliyor kültürlerin içinde kaybolmaya. Tabi ki bunlar bahane olamaz isteyen bir kalp için. Bazen bulunduğun yere boş vermeli ,adım atmalı, hırpalanmalı ama hayatı yaşamalısın. Tıpkı Şebnem Burcuoğlunun kitabındaki Kumru gibi yada Herşey filminin güzel kahramanı gibi. Öleceğini bilip yamaçtan okyanusa korkmadan atlamak gibi yaşanmalı hayat. Suya düştüğün an belki de gerçekten yaşadığın tek andır.

Mardinli Süryani Nasra Şımmes... Onu tanımıyorum. Artık tanımak içinde çok geç. Kim bilir belki bir gün baskılarla resmettiği bir örtü geçiverir elime de tüm yaşanmışlığını ,bilgeliğini hissederim. Atlas dergisinde bahsetmişler Nasra Teyzeden. Onunla ilgili ilk yazımı orada okudum. Sonra netten araştırdım.
Babasından öğrendiği basma kalıp tekniğiyle harikalar ortaya çıkaran ve bu tekniği devam ettiren tek kişi imiş Nasra Şımmes. Sadece Türkiye değil dünyanın dört bir yanında Süryani Ortodoks  Kiliselerinin perdelerine ev sahipliği yapmış tasarımları.

1924 yılında Mardin de doğmuş. Ve yaşamı boyunca Mardin den hiç ayrılmamış. Mardin de ki yaşadığı taş ev hem evi hem işi yaşam alanının tamamı imiş.50 yıldır hiç değiştirmediği kök boyaları ve fırçalarıyla İncilden tasvirler yapmış. Perdeler, masa örtüleri ,duvar süsleri..

Nasra Teyze çalışırken bazen  kırgın, kızgın geçmişe .Resmederken hep mutlu değil nice acıları da barındırıyor eteğinde. Agos gazetesi bir röportajında sormuş Nasra Teyzeye ;

-Babanızın anlattığı hikayeleri dinlemek isterim diyor muhabir.
Torunu araya girip;
- Çok hikaye var ama anlatacağını sanmam diyor.
 Diretiyor muhabir.
 Bu sefer Nasra Teyze diyor ''yok anlatmayacağım. Herşey ortada bilinen şeyler bunlar''
(1915 te yaşanan olaylarda Ermeniler ile beraber Süryanilerde parçalanmış ve aileler dağılmış)

 Nasra Teyze annesi-babası gibi inat etmiş bu topraklarda kalmaya. ''Burada doğdum bu topraklarda öleceğim demiş''
Ve Mardinde cadde de bir tek Nasra Teyzenin evinin önünde ay-yıldız gören muhabir  merakla sormuş.
-Babamdan kaldı diye yanıt vermiş Nasra teyze Çünkü biz Türküz ve aynı bayrak altında yaşıyoruz...




Sözün Ötesi  ''Atlas Dergisi 2016 Nisan)

İçeriden yansıyan ince gölgeler tebessüme de dönüşebilir,sessiz derinliklere de... Süryani atalarının''Marde'' dediği Mardin de doğdu Nasra Şımmes.''Sözler bazen söyleneceklere  yetmez'' dediği koşullarda geçti çocukluğu. Her şeye karşın O babasının heykelde,resimde,oyma ve taş baskıda usta olan ellerini izledi. Babasından devraldığı ahşap kalıplarla ,oyma baskı tekniğiyle yaptığı kumaş baskıları kiliselerde perde, ev duvarlarına tablo,halkın masasına örtü oldu.

Nasranın vazgeçmediği kavliydi: .Mezopotamyanın binyıllara yaslanan kök boya geleneğine sadık kalmak. Bir de Mardeyi bırakmamak . Sözünde durdu .

''Okuma yazmayı desenlerimin altına adımı yazacak kadar biliyorum'' diyen hale Nasra ,İncilin tasvirlerini yeniden soyutladı. Onlara kendi coğrafyasının masallarını,efsanelerini kattı. 2016 nın Nisan'ında göğün koca gözlerine son kez bakarak ayrıldı aramızdan...Bize çiçeklerden süzdüğü çiçekler,kuşlarının kanatlarına yüklediği anlamlar kaldı.  Düşünmeden edemiyor insan ,bir yüz hiç söylemeden nasıl geçer sözün ötesine.Bilgeliğin şafağı da bu değil midir?

Sözün Ötesi başlıklı yazı: Tevfik Taş/Atlas

Bu blogdaki popüler yayınlar

RİTÜEL- Hıdrellez ... en sevdiğim

Hoşgeldin 34 yaşım...

Abum Rabum-İskender Pala 2018 10. Kitap